Bir şeye bütün varlığıyla bağlanmak, başka her şeyle ilgisini kesip tek şeyle aşırı öl

1) kendini veya bir şeyi korumak amacıyla bir başka şeyi siper olarak kullanmak. Örn: Tuğla h

Güçlükle ve ivedi olarak bir yere sığınmak, kaçmak. Örn: Zavallı ihtiyarlar, sabah oldu mu

Sert bir karşılıkla uslandırmak, yola getirmek, cezalandırmak. Örn: Pestil gibi yerlerde uzan

Kendini vermek. Örn: Kendini bir ülkeye adayacak her kişi, bir kere bu yoldan geçmeli. -N. Meri

Bir kişiyi anarken çok saygılı davranmak.

Adının kötüye çıkmasına yol açmak.

1) birinin adıyla anılmak 2) sahip olduğu adın sorumluluğunu yüklenmiş olmak.

Birinin adını söylemek. Örn: Bunlar yaşama yolunda bir engele çarptılar mı hemen dedelerini

Derdini hatırlatıp yeniden üzülmesine yol açmak.

Onu hatırlatmak. Örn: Ona ait her hatıra muazzez ve yâdını uyandıracak her vesile kıymetlid

Mitokondrilerde elektron taşıma zincirini etkilemeksizin ATP üretimini azaltarak oksidatif fosfor

İnsanlar, yokluğunu, yoksulluğunu çektikleri şeyler için olmayacak hayaller, düşler kurar.

Bir kişinin sahip olmadığı niteliklerle tanınmasına yol açmak. Örn: Adını deliye çıkard

Dargınlık, kırgınlık, kızgınlık vb. sebeple bir kimseden söz etmemek. Örn: Seniha'nın ad

Hlk. kendi adını başka bir kimseye söylemek. Örn: Adınızı bağışlar mısınız?

Kişi hakkında kötü bir niyetle asılsız söylentiler yaymak. Örn: Kadın durmadan vır vır e

Karşılığını veya fiyatını kararlaştırmak. Örn: Bu evi alabilmemiz için adını koyalım

Aedes, Armigeres, Haemagogus ve Psorophora cinslerine içine alan Culicinae alt ailesinden sivrisine

1) güzel yemeklerden anlamak 2) her şeyin güzelini, iyisini bilmek, anlamak. Örn: Demek sen art

1) neşesini, keyfini bozmak. Örn: Ben o kadınlardan değilim ki, evin büyüğü ben olacağım

İnsan kendi aklını, düşüncesini başkasınınkinden üstün görür.

Kötü işler yaparak temiz ve parlak ününü karartmak.

Andına uymamak, andına aykırı davranmak.

Arkasını getirmemek, önlemek, son vermek, durdurmak.

İnsanın derdi içindedir, en yakını bile onu anlamaz.

Çocuğun babasına benzemek için gösterdiği ve üst benliğin özü olan çaba.

İ.Ö. VI. yüzyılda Hindistan'da yaşayan Sakyamuni'nin (Buda'nın) kurduğu, bugün Hindistan'dan

Kendisini yetiştiren kimsenin malına hıyanet eden, el uzatan kimse cezasını bulur.

Kullar Tanrıdan kendilerine gerekli olan şeyleri dilerler, bu dilekleri kabul edecek olan Tanrıd�

Derdini, sıkıntılarını ayrıntılı olarak anlatmak, dile getirmek. Örn: Efendinin ona ihtiya

yakınmanı dinleyecek kimse yok anlamında kullanılan bir söz. Örn: Herif öylesine müzevir ki

İnsan sıkıntısını başkasına açıklayarak giderebilir.

Müslümanlık için. Örn: Senin yanına fedai yazılacağım ve dini bir uğruna çalışacağım

Çok iyi bilmek. Örn: Ufacık bir düşüncenin en büyük bir dikkati iflas ettirdiğini dini gib

Tek düşüncesi para olan kimseler için kullanılan bir söz.

dinimi tanık tutarım anlamında kullanılan bir ant sözü. Örn: Şevki Bey dedi, dinin aşkına

Devinmeyen nesnelerin üzerindeki kuvvet dengeleri vb. ile uğraşan bilgi dalı.

Argo öfke, kızgınlık vb. duyguları belirtmek için kullanılan bir ilenme sözü.

Çamgiller (Pinaceae) familyasından, her dem yeşil, iğne yapraklı, 35 m kadar boylanabilen, yapr

Bütün zevklerden yararlanmak, mutlu ve rahat yaşamak. Örn: Dünyanın tadını çıkarmaya deva

Düşmanın ne kadar güçsüz olursa olsun dikkat et, uyanık ol.

Deneme ve öğrenme yoluyla kazanılmış dürtü.

Canlının, soyaçekimle bir kuşaktan ötekine geçmeyen ve doğuştan sonra kazandığı yapısal

Doğal olmayan ve canlının öğrenmeyle kazandığı herhangi bir tepki.

Bir gözlemcinin alanda kazandığı deneyim, uygulamada edindiği bilgi ve becerilerin tümü.

Prenseslerin, kavgasız ve savaşsız olarak, yalnız güç sorunların çözümlenmesi yoluyla elde

Gelişme ve olgunlaşma sonucu ortaya çıkan, öğrenmeye bağlı olmayan bir davranış.

ne eksik ne fazla, eksiği artığı olmayan anlamında kullanılan bir söz.

Kinetofragminophorea sınıfında, Vestibuliferia alt sınıfında bulunan otçul memelilerde kommen

Kendine çok değer vermek, kendini bir şey sanmak.

1) savunma durumuna geçmek 2) mec. önceden önlemini almak.

Phytomastigophorea sınıfında, Dinoflagellida takımında bulunan birçok türü sarı, kahverengi

Ölçüyü kaçırmak, aşırı gitmek. Örn: Elverir ki insanı insan eden bu kuvvet, haddini aşm

Kendi değer ve yeteneğini olduğundan üstün görmemek. Örn: Kişi haddini bilmeli de kendine y

Çevresindekileri hiçe sayarak yetkili olmadığı konularda yüksekten atanlara sert karşılıkla

Bir toplumda halkın sözlü gelenek yoluyla benimsediği din türü. bk. din. krş. ilkel din, uyga

Severek yapılan iş, insanı mutlu eder.

Sülüklerin neden olduğu enfeksiyon.

Hirudin enjeksiyonuyla kanın pıhtılaşmasını engelleme.

Gelen kişiye söylenen selamlama sözü.

Kişinin kendini başka birinin parçası ya da uzantısıymış gibi görerek onun başarıları ka

Herkes kendini beğenir bu, kendi aklını beğenmesinin sonucudur.

Sınai veya ticari etkinliklerle uğraşan gerçek kişi, diğer bir deyişle girişimci.

Kadınlar kurnazlıkta erkeklerden üstündürler.

Kadın ne kadar bol, değerli çeyizle gelirse gelsin evin bütün eksiklerini erkek sağlar, giderl

Yolsuz ilişkiler kadınlar için hoş karşılanmadığı hâlde erkekler bu gibi ilişkilerden öv

Yazılı olduğu evraktan çıkarmak. Örn: Bir idamlık Ali vardı, asıldı / Kaydını düştül

Birbirinden ayrı ve gergin durumdaki elleri, önde birleştirmek için, yukarıdan aşağıya kuvve

Bir kimseye, kullanıp zarar vereceği, kendine mal edip ortadan kaldıracağı şey emanet edilmez.

Uygunsuz iş yapan kişi, ne kadar kaçarsa kaçsın, gideceği yer bellidir, kısa zamanda yakayı

Cezalandırılan kimse suçunun ne olduğunu bilmelidir ki o suçu bir daha işlemesin.

Saldırganlar istediklerini yapabilecek durumda olsalardı, zayıfları kolaylıkla ortadan kaldır�

Atılgan kişilerin sessiz ve eylemsiz durmaları, onları çileden çıkaran bir durum baş göster

Kendi kendini harap etmek, üzmek. Örn: Öfkesinin şiddetinden hep kendi kendini didikledi. -H. R

Birçok halkbilim olay, ürün ve anlatılarının, iç ve dış etkenler altında değişikliklere

Açığa vurmadan içten içe üzülmek. Örn: İçinde çarpışan bu iki zıt kuvvetten hangisine

Huk. aklandırmak. Örn: Sonra kendini büsbütün temize çıkartmak için üstünün ve eşyasın

Kendine özen göstermemek, kötümser olmak. Örn: Belki de benim başkasıyla evlenip gidişim ü

Sözeden dilde (tırnak içine alınma gibi herhangi özel bir biçimde yazılmaksızın) kendi adı

Bir sözedilen dil deyiminin (tırnak içine alınma gibi herhangi özel bir biçimde yazılmaksız�

1) nazlanmak, gönülsüz davranmak. Örn: Kız kendisini ağır satmakta devam ediyor. -R. H. Kara

İstemeyerek bir işi yapma durumuna girmek. Örn: Yabancı memurların karşısında bir çocuk gi

Kendini başkalarından değersiz görmek. Örn: Onun perişan kalbine ölümden beter bir felç il

Bile bile tehlikeli bir işe girişmek. Örn: Kendinizi ateşe atıyorsunuz

Oyalanmak. Örn: Para kazanamadığın için para kazananları hor görüp alaya alarak kendini avu

Başkalarına hoş, iyi, yetenekli görünmek. Örn: Kendini kibar okuyucularına beğendirebilmek

Başkalarını küçümseyerek kendini üstün görmek.

1) aklı ve muhakemesi yerinde olmak 2) baliğ olmak 3) ağırbaşlı olmak 4) kendinin ve çevresin

Kendini olduğundan çok değerli görmek.

Farkında olmadan bir yere ulaşmış olmak. Örn: Hacı Arif Efendi bu kıyametin içinde yarım s

1) kendine özen göstermemek. Örn: Artık kendini bırakmak zorunda görünür gibi olan amcasın

1) kişilik kazanmak 2) maddi ve manevi konularda durumunu düzeltmek 3) kendine gelmek. Örn: Kend

1) farklı işlerle aynı anda uğraşmaktan kötü durumda olmak. Örn: Kendini böyle sağa sola

Bilgisel-sanısal mantıkta p önermesinin kendini destekleyen bir önerme olması, (…) birim küme

Kendini olduğundan çok üstün görmek.

1) hastalık kuruntusu içinde bulunmak 2) yalnız, sakin kalmak.

1) çok nazlı davranmak, ağırdan almak. Örn: Hâl böyleyken yine de bilmeyenlere karşı kendi

(Yun. autos: kendi gamos: evlenme) Aynı bireyin dişi ve erkek gametlerinin birleşmesiyle zigotun

Daima kendi çıkarını kollamak, bencil davranmak. Örn: Ne diye herkes bu kadar rahatını sever