Yüksek enerjili, artı yüklü parçacıklar.

Eklem bacaklı hayvanlarda ağız bölgesinde yeralan, mandibula, birinci ve ikinci maksil olmak üz

Eklembacaklı hayyanlarda mandibula, birinci maksil, ikinci maksil, olmak üzere üç çift parçada

Aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek.

Eksiciklerini yitirmiş, helyum öğeciği çekirdeği.

Bir nükleer bozunma sırasında yayınlanan helyum-4 çekirdeği.

Radyonüklidlerden yayınlanan iki proton ve iki nötrondan oluşan bir helyum atomunun çekirdeği.

Bir antikor molekülünde antijenle bağlanan kısım, fab.

E doğrusal örgüsünün bir (…)öğesi için, x v O öğesi. Simgesi : x+

Beta parçalanması sırasında çetkirdekten çıkan eksicik.

Nükleer bir dönüşüm sırasında atom çekirdeÄŸinin yayınladığı pozitif veya negatif yüklÃ

Radyonüklidlerdeki nötron fazlalığından oluşan ve radyonükleidlerden yayılan, yapı ve özel

Öğecik çekirdeğinin bir eksicik kazandığı ya da yitirdiği, ancak bu arada kütle sayısını

Bulaşım yaratan parçacık, bulaşkan da denir.

Hücre çekirdeÄŸindeki kromatin granüllerinin hücre sitoplazmasına dağılarak çekirdeÄŸin parÃ

Bir çekirdeğin alfa parçacıkları, önelcikler, ikincik ya da ılıncaklarla dövülmesi sonucu

Tüm eksicik katmanlarını yitirdiği varsayılan temel parçacık.

Sinema Duyarlık ölçümünde kullanılmak üzere alıcıya takılan filmlerin ucunda yer alan, üz

Verilen bir doğru üzerinde bulunan ve söz konusu doğru üzerindeki iki nokta arasında kalan par

Verilen bir döngede bir yayla bunu gören kiriş arasında kalan bölge.

E doğrusal örgüsünün bir (…) öğesi için, (…)öğesi. Simgesi : x-

Sinema Bir filmden alınmış, çıkarılmış bölüm.

Nükleer fisyon sonucu açığa çıkan kinetik enerjili yeni fisyon parçaları.

z=a+ib karmaşık sayısı için, a gerçek sayısı. Simgesi : Ge(z) ,Re(z).

Bir çarpışma ya da bir taneciğin ayrılması sonucu devimime başlayan ana parçacık.

Yaşam ya da ölüm içgüdüsünün bilinçli yaşantılarda herhangi bir biçimde belirmesi.

Birine acıyarak çok üzülmek. Örn: Yusuf için her fedakârlığa razı idim. Fakat buna imkân

Çok üzülmek, aşırı derecede sıkılıp harap olmak. Örn: İçini parça parça etmekle berab

anat. Henle kulpunun üst düz parçalarının devamı olan ve çapı en dar olan borucuklar, inen H

Işığın çok küçük hızlı taneciklerden oluştuğunu ileri süren Newton kuramı.

Bir öğecik çekirdeğinin ışınım erkesi etkisi ile parçalanması.

Bir ışımetkin çekirdeğin parçacıklar ve ışınımlar salarak, daha yeğni ve kararlı bir ç

Bir kimyasal öğede atomların kendi kendine parçalanması, a ışınlarını yayarak atom ve küt

birçok iş karşısında, hangi birine yetişeyim! anlamında kullanılan bir söz.

(anti-partikül) Kütlesi ve spini elemanter parçacıkla aynı olmasına karşın, zıt elektrik yÃ

DNA nükleotit dizilerinin bulunmasında kullanılan polimeraz ve ekzonükleaz faaliyetlerine sahip

Günlük sıcaklık ayrımlarının güçlü olduğu karasal iklimlerde, özellikle çöl ve dağlar

Şaman olabilmek için geçirilmesi gereken ruhsal yaşantıların en önemli evresi.

Motorun tokaç kolları, andingil ve düzentekerden oluşan devingen parçaları.

Motorun yuvgular ve yağlıktan olu|an devinmeyen parçaları.

Escherichia coli'de DNA replikasyonu sırasında replikasyon çatalından uzaklaşarak her biri 1000

DNA üretimi sırasında kesintili olarak oluşturulan ve daha sonraki aşamada bir ip hâline getir

s belirli bir uzunluk birimi ve m, (Â…) olmak koÅŸuluyla, uzunlukları ms ve ns olan iki doÄŸru parÃ

Boya, cila, ya da verniğin mobilyada vereceği görüntüyü önceden saptamak için üzerinde çal

1. Yazılı bir yapıttan alınmış bir bölüm. 2. Bir kısmı yitirilerek yalnızca bir bölümü

1. Yazılı bir yapıttan alınan bir bölüm. 2. Tümü değil de bir bölümü bize kalabilmiş ya

Bir yapıtın, iyesine özgü özellikleri taşıyan bölümü.

(Resim, Heykel, Mimarlık) 1. Eski bir yapıtın bize kalan parçası. 2. Kırılmış bir heykelin

1. Bir eğri ile bir kirişinin sınırladıkları alan. 2. iki koşut düzlem arasında kalan yuvar

Ücretin parça başına belirlendiği sistem. krş. akord ücret sistemi

(Doğaçlama): Türk doğaçlama tiyatrosunda komiğe laf açan oyun kişisi.

(Tul.): Komiğe laf açan yaşlı oyun kişisi.

Öğecik ve öğecik çekirdeği boyutlarında (10-(...)cm.—10-(...) cm.), bağımsız nitelikli, e

1. Gaz, sıvı, katı bir ortamdaki küçük ya da çok küçük özdek parçası. 2 Bir katı yapı

(partikül) Maddenin ya da enerjinin en küçük parçası.

Çok küçük madde parçası.

dt zaman aralığmdaki parçacık akı artışı olan d0'nün], dt'ye oranı.

Kesiti "da" olan bir küre üzerine gelen dN parçacık sayısının da'ya oranı.

Parçacıkların bulundukları yere göre aldıkları biçim.

Parçacıkların oylum olarak ortalama büyüklüğü.

Yüklü öğeciksel parçacıkları, uyguladığı elektriksel ve mıknatıssal alanlar etkisiyle hÄ

Güneş ve yıldızlardan çıkıp , uzaya yayılan, daha çok proton ve elektronlardan oluşmuş, y

Parçacıklar arasındaki ortalama uzaklık.

Yirminci yüzyıl başlarında İtalyan edebiyatında A. Soffici tarafından açılan ve konuları g

Yirminci yüzyılın başlarında, İtalya'da A. Soffici'nin açtığı çığır. Konulan gerçekte

XX. yüzyıl başlarında İtalyan edebiyatında A. Soffici'nin açtığı konuları gerçekten alı

(Rank) Dış dünyadan sağlanan ayrıntısız genel algıları parçalarına ayırma.

k oyutu ile kertesi 1 den büyük ya da eşit olan bir (…)çokterimlisi için, k nın aşağıdaki

Mikroanjiyopatik hemolitik anemi.

Mikroanjiyopatik hemolizis.

Büyük bir molekülden daha küçük parçalar meydana getirmek için kimyasal bağların parçalan

Yaşayan hücrelerde ve dokularda biyokimyasal ve fizyolojik olaylarla madde yapımı veya madde yı

Aynı bireyde türlü özelliklerdeki büyüme hızının birbirinden oldukça farklılık gösterme

Üretimi alt süreçlere ayrıştırılabilen ve maliyet üstünlüğüne göre farklı mekanlarda p

Üretim sürecinin bir bölümünün ülke içinde veya dışında farklı bir yere kaydırılması.

Sözleşmeyle birbirine bağlı çok sayıda üretici tarafından parçalanmış malların üretildi

Dönen bıçakları yardımıyla, gıdaları ve yemleri kesmeye, parçalamaya, karıştırmaya veya

Ay'ın yalnız bir parçasının Yer'in gölge konisine girip çıkması sonucu görülen, Ay tekeri

Kalınlık makinesinde değişik kalınlıktaki parçaların makineye verilmesini sağlayan dilimli

Ağır taşıt lastiklerinin kolay sökülüp takılabilmesi için kenarı ayrılabilen, iki ya da Ã

Yerel konaç dizgesi Öklit uzayındaki parçalı sürekli işlevlerden elde edilen katmanlı uzay.

Güneş tekerinin yalnız bir parçası üstüne Ay gölgesinin düşmesi sonucu görülen güntutul

Kırık ocağında, parça sayısının ikiden fazla olduğu kemik kırığı, kommunitif kırık.

Sahneleri birbirine bağlı olmıyan komedi.

Bölümcükleri ya da bölümleri birbirine bağlı olmayan, Fransa'da ortaya çıkan ve tutulan kom

Bölümcükleri (Meclisleri) ya da bölümleri birbirine bağlı olmayan komedi türü.

Tanım kümesi, üzerinde ayrı ayrı sürekli ve sınırlı olduğu sorulu çoklukta altkümeye ayr

Büyük bir topluluğun, geniş bir bütünün çeşitli ve en canlı parçalarını alıp yan yana

(…)eşitliğinden yararlanarak yapılan tümlevleme. Anlamdaş. tikel tümlevleme.

Patatesi silaj yapmak veya hayvanlara yedirmek için parçalayan bir alet.

Radyoaktif çekirdeklerin parçalanarak aktivitelerini kaybetmeleri.

DNA’nın restriksiyon endonükleazla nükleotit dizileri kesin olarak bilinen daha küçük DNA par

EKG’de QRS kompleksinin sonuyla T dalgasının başlangıcı arasında kalan, S dalgasının sonund

z=a+ib karmaşık sayısında b sayısı. Simgesi : Sa(z), Im (z).

Öfke veya küskünlükten ileri gelen can sıkıntısıyla suratı asık olmak.

Tek parçadan oluşan, tek bir gövde biçiminde olan.

Özdeği oluşturan çekirdekaltı temel yapı taşları.

Ardında ata binecek ve kılıç kullanacak çocuk bırakmadan ölen timar sahibi bir kimsenin timar

Bir toplumun, bir toplumsal kümenin toplumsal çözülme sonucu ayrı kümelere bölünmesi.

(Â…)AnlamdaÅŸ. belirtke II.