Bağlantı sağlamak, ilgi sağlamak. Örn: Hasta ile ofis dışı ilişki kurduğunu duyarsam şik

Bir araştırmanın tasarlanmasından sonuçlandırılıp yazımlanmasına değin her aşamasında k

Sinema/TV. Yapılmış bezemin, tasarıma göre belirli yere çatılması.

TV. Düzlükte bezemin kuruluşunda vakit kazanmak amacıyla bezem parçalarının önceden çatıld

Önce taslakta, sonra da makette hazırlanan dekoru sahne üzerinde gerçekleştirmek.

Anlaşma ve uyum sağlayacak yolda karşılıklı konuşmak. Örn: Kendisiyle diyalog kuramamaktan

1) işler duruma getirmek 2) düzenlemek. Örn: Ağaçlarla evler arasında bir düzen kurmadıkça

Kadınların düğün ve eğlence için katlanamayacakları fedakârlık yoktur.

Gerçekleşmesi istenen, özlenen şeyi düşünmek. Örn: Biz böyle hayal kurarken rüzgâr çık

Bilgi, haber vb. alışverişi yapmak. Örn: Falih Rıfkı Atay da düşünen ve iyi iletişim kura

Bağlantı sağlamak. Örn: İrtibat kurduğu adamı gören tek kişi benim. -O. Aysu.

Kamp için kalınacak yerde gerekli düzeni sağlamak.

Bir hayvanı tuzağa düşürmek için kapan hazırlamak.

1. Karşıt düşünceleri savunan kişileri karşı karşıya getirip çatışma yoluyla gerilim sa

1. Karşıt düşünceleri savunan kişileri karşı karşıya getirip bir çatışma sağlamak. 2.

Biriyle veya bir olayla bağlantı sağlamak.

Gizli bir iş, hile, düzen hazırlamak. Örn: Üç kişi burada gizli gizli ne kumpaslar kuruyorsu

Ölçek sınarlarını, ölçüm konusuna ilişkin kuramda geliştirilmiş olan kavramlara işlemsel

Bir yunak, fırın ya da aygıtı, istenilen yere yerleştirip oturtma işi.

Bir biçimsel dilin düzgün deyimlerini belirlemek üzere (i) abece öğesi her ilkel imin dizimsel

Bir kimsenin önceden tasarlayarak, kurarak kafasında saptadığı düzene göre bir kişiyi izleyi

Salt düşünceyle türetilmiş, olana aykırı ve geçerlenmeye kapalı bilgiler dizgesi.

(Resim, Heykel) Resim ve heykelde, yapıtı geometri öğeleri ile kurmayı temel alan anlayış, bk

Sinema Zemberekli alıcılarda, motoru çalıştıran zembereği kurulu duruma geçirmek üzere kolu

(Oyun):Bir oyunu bütün öğeleri ile belli bir düzen içinde oynanır hale getirmek.

Birkaç kişi konuşmak veya eğlenmek için toplanmak. Örn: Nihayet bir akşam bütün ihtiyarlar

İki şey arasında ilişki bulmak, yakınlık görmek.

Şirket, kumpanya açmak veya çalıştırmak. Örn: Eğer bugün hepimiz bu işe karar verir ve bi

Betiğe dayanmayan ve daha çok doğaçlama ile geliştirilen oyunları ortaya çıkartmak. Oyunun i

Sp. 1) bir yarışmayı kazanmak için belirli bir taktik uygulamak 2) mec. hile yapmak.

1) bir amacı gerçekleştirecek şeyleri düşünmek, tasarlamak. Örn: Yukarıdaki hizmetçisini

Saldıracağı kimseye görünmemek için bir yerde gizlenip beklemek.

Tulumbacıların, aralarında çıkan anlaşmazlıkları çözümlemek için, başkanlarının yöne

Asker birliğini, çevresine hendek çekmek ya da başka türlü berkitimler yaparak saldırıdan ko

İlişkiye geçmek, bağlantı sağlamak. Örn: Adam buraya kadar geldiği hâlde acaba neden kendi

1) işe başlamak üzere çalışma araçlarını hazırlamak, çalışmaya başlamak 2) argo yasal

Turşuluk sebze veya meyveleri kavanoz, fıçı vb.ne yerleştirmek. Örn: Haminnenin içi sıkıld

bir şeyin elden çıkarılması gerektiği hâlde buna bir türlü kıyamamak anlamında kınama yo

1) bir şeyi yakalamak için düzenek hazırlamak 2) mec. birini güç ve tehlikeli bir duruma düş

İlk gözlemlerden yola çıkarak yine gözlem ya da deneyle sınanmak üzere olaylar arasında bir

Sıkı ilişki içinde bulunmak, ilgi ve destek vermek. Örn: Ben merhumla yakınlık kurmuş bahti

(Mimarlık) Canlandırıma göre bir anıtın yeniden kurulması ya da maketinin yapılması. a. bk.

Evlenmek. Örn: Âşıksak, âşık olduğumuz gençle, yalnız onunla bir yuva kurmak istiyorsak,