
Türkçe | İngilizce | SesDosyası |
---|---|---|
Televizyon açık olduğu halde, o (erkek) uyudu. | He fell asleep although the TV was on. | |
Geç olduğu halde, o (erkek) daha oturdu. | He stayed a while although it was late. | |
Kararlaştırdığımız halde, o (erkek) gelmedi. | He didn’t come although we had made an appointment. | |
Televizyon açıktı. O buna rağmen uyudu. | The TV was on. Nevertheless, he fell asleep. | |
Geç olmuştu. O buna rağmen daha oturdu. | It was already late. Nevertheless, he stayed a while. | |
Kararlaştırmıştık. O buna rağmen gelmedi. | We had made an appointment. Nevertheless, he didn’t come. | |
O, sürücü belgesi olmadığı halde araba kullanıyor. | Although he has no license, he drives the car. | |
O, yol ıslak olduğu halde hızlı gidiyor. | Although the road is slippery, he drives so fast. | |
O, sarhoÅŸ olduÄŸu halde bisiklet ile gidiyor. | Although he is drunk, he rides his bicycle. | |
Onun sürücü belgesi yok. Buna rağmen araba kullanıyor. | Despite having no licence / license (am.), he drives the car. | |
Yol ıslak. Buna rağmen çok hızlı gidiyor. | Despite the road being slippery, he drives fast. | |
O, sarhoÅŸ. Buna raÄŸmen bisiklet ile gidiyor. | Despite being drunk, he rides the bike. | |
O, üniversite bitirdiği halde iş bulamıyor. | Although she went to college, she can’t find a job. | |
O, ağrıları olduğu halde doktora gitmiyor. | Although she is in pain, she doesn’t go to the doctor. | |
O, parası olmadığı halde araba alıyor. | Although she has no money, she buys a car. | |
O, üniversite bitirdi. Buna rağmen iş bulamıyor. | She went to college. Nevertheless, she can’t find a job. | |
Onun ağrıları var. Buna rağmen doktora gitmiyor. | She is in pain. Nevertheless, she doesn’t go to the doctor. | |
Onun parası yok. Buna rağmen bir araba satın alıyor. | She has no money. Nevertheless, she buys a car. |
2018-06-26 Admin Admin
Taglar: İngilizceBağlaçlarConjunctions
İngilizce Konuşma Kalıpları - İlginizi çekebilecek başlıklar |
---|
İngilizce Belirten - Genitive
İngilizce Belirten - Genitive; kız arkadaşımın kedisi - my girlfriend’s cat. erkek arkadaşımın köpeği - my boyfriend’s dog. Çocuklarımın oyuncakları - my children’s toys |
İngilizce Çift Bağlaçlar - Double Connectors
İngilizce Çift Bağlaçlar - Double Connectors; Seyahat gerçi güzeldi, ama yorucuydu - The journey was beautiful, but too tiring. Tren gerçi dakikti, ama doluydu - The train was on time, but too full. |
İngilizce Nitelik Zarfları - Adverbs
İngilizce Nitelik Zarfları - Adverbs; biri – hiç kimse - someone – no one. Burda tanıdığınız var mı - Do you know someone here? Hayır, burda kimseyi tanımıyorum - No, I don’t know anyone here. |
İngilizce Aile - Family Members
İngilizce aile - family members konuşma kalıpları; anne, baba, çocuk, büyükanne, büyükbaba, amca, dayı, hala, teyze |
İngilizce Alışveriş Merkezinde - In the Department Store
İngilizce Alışveriş Merkezinde - In the Department Store; Bir alışveriş merkezine gidelim mi - Shall we go to the department store? Alışveriş yapmam lazım - I have to go shopping. Çok şey satın almak istiyorum - I want to do a lot of shoppi |
İngilizce Alışveriş Yapmak - Running Errands
İngilizce Alışveriş Yapmak - Running Errands; Kütüphaneye gitmek istiyorum - I want to go to the library. Kitapçıya gitmek istiyorum - I want to go to the bookstore. Gazete satıcısına gitmek istiyorum - I want to go to the newspaper stand |
Sayfa Yorumları