Bir işi sonuçlanıncaya kadar boş yere geciktirmek, uzatmak. Örn: Bana niye bu davayı böyle s

Gerektiği anda bir şeyin yokluğunu hissettirmek. Örn: Kış günü, çoluğu çocuğu battaniye

1) bir şeyden epey uzaklaşmış bulunmak 2) zaman veya düşünce bakımından geçmişte bırakma

Üzerinde çalışmayarak geliştirmemek veya bakımsız bırakmak, işlememek. Örn: Nasıl çalı

Yapacağından vazgeçmemek, hiçbir şeye aldırmamak, korkmamak. Örn: Bu tehditlere hiç pabuç

Ondan daha üstün bir düzeye yükselmek, ondan çok daha başarılı olmak. Örn: Enişte, delika

İlgilenmemek, karışmamak. Örn: Ertesi sabah beni balığa çıkarken uyandırmayacaklardı. Bı

1) iş ve görev vermemek 2) yersiz yurtsuz bırakmak 3) birkaç kişiye sağlanması gereken olanak

Yapılan yardımı sonuna kadar sürdürmemek.

Üstünde hiçbir baskı veya denetim bulundurmamak, kendi havasına bırakmak. Örn: Durgun sular,

Hlk. uzun süredir hiçbir ilerleme veya değişim gösterememek. Örn: Tek suçu, kendini yeni dev

Bezdirecek kadar üstüne düşmek, rahat vermemek, ısrar etmek. Örn: Kendimi unutturup kaybettir

Bir kimseye çok kızmak veya çok öfkelenmek. Örn: Muhalifler bizi bir kaşık suda boğmak isti

1) soğukkanlılığını yitirip davranışlarını denetleyememek 2) şaşırıp ne yapacağını

Gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak.

Arandığında bulunabileceği, oturduğu yeri bildirmek. Örn: Kendisi, soracak olurlarsa Hayretti

İşin sonucunu sabırla beklemek, doğal gelişmeyi beklemek. Örn: İçeriğin nasıl aktarılaca

Bir yıldız kümesinin toplu devinmesinden elde edilen ıraklık açısı.

Bugün yapılması gereken bir işi ertesi güne bırakma.

Sonraya, başka zamana bırakmak, ertelemek.

Bir şeyi elde etmek için aşırı istekli olan kimseye, bu uğurda katlanacağı fedakârlıklar g

Bekletme, bir durumun çözümünü bile bile uzatma, geciktirme. Seyircinin ilgisini uyanık tutmak

Tiyatro oyununda bir durumun çözümünü bile bile geciktirmek. Seyircinin ilgisini canlı tutmak

Ezilmesine, yok olmasına göz yummak, korumamak.

Bir yıldızın belli bir yıldız topluluğuna göre ölçülen ıraklık açısı.

Bir işi bakalım diyerek savsaklamak isteyenlere söylenen bir söz.

Bankaların, hisse senedi almak yoluyla yeni kurulan ÅŸirketlerde ya da mevcut ÅŸirketlerde ortak sÄ

Birinin, bir şeyle veya bir kimseyle yalnız kalmasını sağlamak. Örn: İçten içe bu duruma m

1) yöneticisiz bırakmak 2) büyüğünü yitirmesine sebep olmak.

Düşey olarak saptanarak başucuna yöneltilmiş mercekli ya da aynalı ırakgörür.

Bir kimse veya nesnenin değersizliğini belirtmek için kullanılan bir söz.

Varsay ki. Örn: Filan hekim, dediler, geldi baktı, anlamadı / Bırak ki anlasalar var mı çare

Önderin, yönettiği küme ya da topluma yol göstermek, karışmak ya da kılavuzluk yapmakta çek

Önderin, ilişkili bulunduğu küme ya da toplumun etkinliklerini yönetirken, komut vermek ve bu e

Devletin olan ve kullanımı kimseye verilmeyip kamu yararına ayrılmış bulunan toprak.

Artık kullanılmıyan (kelime). (BIRAKILMIŞLIK, Obsoletisme).

(Söz sanatı terimi) Ä°ddiasında birçok bakımdan haklı olduÄŸunu göstermek için bu bakımlarÄ

(Söz sanatı terimi) Ä°ddiasında birçok bakımdan haklı olduÄŸunu göstermek için bu bakımlarÄ

Örtme ya da kaplama işlemi ile, bir metal yüzey üzerine, başka bir metali ya da alaşımı bır

Birim zamanda gerçekleşen bırakım.

Hakkın başkasına bırakılması ile ilgili işlemin yazılı olarak saptanması, kütüğe geçir

İktisadi gelişmenin bireysel çıkarlara dayandığı, dolayısıyla iktisadi karar birimlerinin e

Bırakım işlemi sonucu, örtülen ya da kaplanan yüzey üzerine bırakılan özdek.

Gerek yüzey pürüzleri, gerekse bırakım sırasında oluşan gaz yuvarlar nedeniyle, bırakıntı

Kaplanmış yüzeylerin, özellikle kaplamadan sonra ısınmaları sonucu kabarması.

Kaplanmış olan yüzey ile bırakıntının dış yüzeyi arasındaki dikey uzunluk. Bırakım deri

Dolgu metali kullanılmış kaynaklarda, iri direksi tanelerden oluşan en üstteki kesim.

Kaplama iÅŸlemi sırasında, parlaklaÅŸtırıcılar kullanarak ya da sonradan açkılama ile bırakÄ

Kaplama yunağının pisliÄŸinden ötürü, çözelti içindeki yabancı parçacıkların, iÅŸlem sÄ

Bırakım işleminin sonucunda, bırakıntının kaplama yapılan yüzeye tutması.

Yürürlükteki bir görevin kullanmak üzere tuttuğu bir çevre biriminin ya da bir bellek alanın

1) para, yiyecek vb. şeylerle yardım etmek 2) işsiz bırakmamak.

Bırakıntıyı oluşturacak özdeğin, alçak basınçta, buğu durumundan bırakımı sağlaması

Bugün yapılması gereken bir işin ertesi güne bırakılması iyi değildir.

Güneş dizgesinin doğrusal uzay deviminden dolayı, bir yıldızın ya da yıldız topluluğunun y

Yıldızların cam plaklar üzerinde resmini alabilen, açıklık oranı büyük (1: 8 den dazla), Ã

Karşılığında herhangi bir cevap vermemek, bir tepki göstermemek. Örn: O yüzden, seni ödül

Çan çiçeğigiller (Campanulaceae) familyasından, çan çiçeği (Campanula) cinsine ait, çiçek

Nerede olsa varlığını gösteren kimse unutulmaz.

Pullu sürüngenler (Squamata) takımının, çıngıraklı yılangiller (Crotalidae) familyasından

(Crotalus horridus): Pullu-sürüngenler (Squamata) takımının çıngıraklıyılangiller (Crotali

Sürüngenler (Reptilia) sınıfının, pullu sürüngenler (Squamata) takımının, yılanlar (Ophi

(Crotalidae), (Yun. krotalen=çıngırak) : Omurgalı hayvanlardan sürüngenler (Reptilia) sınıfÄ

Gölge oyunu'nda gerginin hazırlanmasını, oynanacak oyunun tasvirlerini seçip sıraya koymak gö

1. Yağlı güreşte ve karakucakta güreşe yeni başlamış güreşçiye verilen ad. 2. Usta bir g

Gölge oyunu'nda gerginin hazırlanmasını, oynanacak oyunun tasvirlerini seçip sıraya koymak gö

(Kar.): Karagöz ustasının yardımcısı. Usta, çırağa hangi oyunları oynatacağını söyler,

(Resim, Heykel) Eskiden, ressam ve heykelcilerin yanında çalışarak öğrenim yapanlara verilen a

1) bir kimseyi beklediğinden az bir kazançla ortaklıktan uzaklaştırmak 2) esk. cariye veya odal

Birtakım sanayi kurumlarının, çıraklık düzeyinde yeterli işçi gereksinmesini karşılamak a

Çırak olarak çalışması için bir iş yerine göndermek. Örn: Bu çocuğu sekiz yaşındayken

Çalışmak isteyen gençleri belli sanat dallarına hazırlamak için düzenlenen, genellikle sanat

Yönetimi altında bulunan kimselere sık sık müdahale edenler bekledikleri verimi alamadıkları

Eşkıya dahi olsan insafı elden bırakma.

Argo dalgınlığından yararlanarak birini kandırmak.

1) ekon. paranın gerçek değerini bulması için girişimde bulunmadan beklemek 2) mec. bir konu i

Bir sendikanın, iÅŸbırakımında bulunan baÅŸka bir sendikayı desteklemek amacıyla yaptığı iÅ

Aklı kıt olan kimse, bir kez hoşuna gitmiş olan şeye benzettiği nesneyi, gerçekten ona benzem

Birisi için kırıcı, ağır, ileri geri konuşmak.

Bir şeyi elde etmek için aşırı istekli olan kimseye, bu uğurda katlanacağı fedakârlıklar g

Konudan uzaklaştırmak, ilgilenmemesini sağlamak. Örn: Özellikle torununun boşanmasında onu d

Her türlü varlıktan, olanaktan mahrum kılmak, yokluğa mecbur etmek. Örn: Sanıyorum ki bazıl

Çifyıldızların yürünge devinmine ilişkin özelliklerden bulunan ıraklık açısı.

Ayna ya da prizmalar yardımıyla ışık yolu iki kez 90° kırılarak boyu kısaltılmış olan ı

Hariç tutmak. Örn: Biz herhangi bir teşebbüs ihtimalini ebediyen hudutlarımız dışında bır

Birden fazla kişinin ortak mülkiyetine sahip oldukları gemiyi, yaptıkları sözleşme gereği or

Sözü edilen kötü bir durumla yakınların karşılaşmaması için söylenen iyi dilek sözü.

Düşmanın hakkından gelebilmek için silah gerekir eğer silahınız yoksa düşmandan uzak durun

Bir şeyle sürekli ilgilenmek, elden düşürmemek.

Elektrik erkesi kullanarak gerçekleştirilen bırakım.

Elektrikli bırakım yoluyla oluşturulan bırakıntı.

Bir şeyi veya bir kimseyi birine veya bir yere bir süreliğine bırakmak. Örn: Çocuğu annesine

Bilgisiz, görgüsüz kimse ince, güzel şeylerin zevkine varamaz, değerini ölçemez.

Elinden gelen her türlü kötülüğü yapmak.

Yapılan kötü davranışa karşılık vermek.

Evlilikte eşlerden birinin, herhangi bir boşanma, ayrılma kararı ya da eşin ve çocukların bak

Hlk. ölüm veya kötü bir durumdan söz edilirken dinleyenlerin aynı durumla karşılaşmamaları

Bir ülke veya bölgedeki sendikalı birçok işyeri veya işkolunun katıldığı topluca iş bıra

Gökcisimlerinin gözlenmesinde kullanılan Her çeşit ırakgörür.

Ayrı düşenlerin arasındaki sevgi de zamanla azalır.