Köktürk, Uygur ve Karahanlı Türkçeleri


Türkologlar tarafından Türk dili, ilk yazılı ürünlerden başlayarak üç dönemde ele alınıp incelenmiştir. Bu dönemler genelde şu adlandırma ile verilir:
  1. Eski Türkçe
  1. Orta Türkçe
  1. Yeni Türkçe
Bugünkü bilgilerimiz ışığı nda Eski Türkçe dönemi, Türk yazı dili tarihinin başlangıç noktasıdır. Bu dönem, Türk dilinin yazılı ürünler vermeye başladığı ilk dönemdir. Başka bir deyişle, Eski Türkçe dönemi öncesinde Türkler tarafından yazıya geçmiş, Türk diliyle yazılmış herhangi bir belge bulunmamaktadır.

Eski Türkçe döneminin başlangıç aşaması Köktürkçedir. Köktürkçe, ‘Türk’ ad ının Türklere ait tarihî kaynaklarda ilk olarak geçtiği, Türkçenin ilk yazılı kaynaklar ının bulunduğu ve Türkçenin yapısını gerçek bilgilerle tespit edebildiğimiz ilk dönemdir.

Eski Türkçe dönemi, Türk dilinin yazıya geçirildiği Köktürkçe (=Orhun Türkçesi), Uygurca ve Karahanlı yazı dillerini (VII-XIII. yy) kapsar. XIII. yy’a kadar Türk dünyasının doğu kolunda iki ayrı bölgede iki ayrı yazı dili oluşmuştur. Bunlardan biri Ötüken’de ve daha sonra Doğu Türkistan’daki Tarım Bölgesi’nde kullanılan Köktürkçe ile Uygurca, diğeri de Kaşgar’da ortaya çı kan Karahanlı Türkçesidir. Uygur ve Karahanlı Türkçeleri birbirinin devam ı olmakla beraber yan yana iki ayrı medeniyeti temsil ederek ürünlerini vermişlerdir.


Türk dili, bu dönemde, bu üç yazı dili dışı nda henüz farklı bir yazı dili oluşturmamıştır. Elimizdeki veriler, farklı bir Türk yazı dili olan ve ‘Eski Oğuz Türkçesi’ adı verilen yazı dilinin ilk metinlerinin XIII. yy’a ait olduğunu sergilemektedir. XIII. yy ise ‘Orta Türkçe’ adlı yeni bir dönemin başlangıcıdır.

Bu üç yazı dili arasında doğal olarak bazı dilbilgisel farklar bulunur. Köktürk ve Uygur Türkçeleri ile Karahanlı Türkçesi arasındaki farklar, bağlı oldukları kültür daireleri ile değişik Türk boylarına ait ağız farklılıklarının ortaya çıkardığı seslik, biçimlik ve söz dağarcığı farklılıklarından öte değildir. Tabiî ki bunda coğrafya ve zaman faktörleri de etkili olmuştur. Bu farklar, Köktürkçe ve Uygurca arasında bulunduğu gibi Köktürk alfabesiyle yazılmış üç büyük yazıt arasında da vardır.

Eski Türkçe dönemi içerisinde yer alan Karahanlı Türkçesindeki -diğer yazı dilleri olan Köktürk ve Uygur Türkçelerine oranla- en köklü değişiklik, resmî din olarak kabul edilen İslâmiyetin etkisiyle Arap alfabesinin, başka bir deyişle Kur’an yazısının kullanılmaya başlanmasıdır; ancak Türkler alfabe ve din konusunda özellikle Eski Türkçe dönemi boyunca hiçbir zaman tutucu olmamışlardır. 762 yılında, Uygur hükümdarı Bögü Kağan (759-780) zaman ında da Mani dininin resmen kabulü ile Uygur alfabesinden farklı bir alfabe olan Manihey alfabesi kullanılmıştı.

Kısacası kabul edilen dinin alfabesini kullanmış olmak, o alfabe ile okuyup-yazmak, bir dili dönemlendirirken yeni bir dönemin başlatılması için yeterli sebep değildir.


İlk Dönemlendirme Çalışmalarında “Eski Türkçe”

Eski Türkçe dönemi başlangıçta, VI. ve X. yy’lar arası, yani Köktürkçe ve Uygurca için kullanılmıştı. Hatta kronolojik kaygı güdülmeden Uygurcanın İslâmî dönemde vermiş olduğu eserler de Eski Türkçe kapsamında değerlendirilmişti. Türk dilinin tarihî temellere dayanan dönemlendirmesi hakkındaki ilk çalışmalar, 1936 yılında K. Grønbech ile başlar. Aslında bu konuda Aleksandr Nikolayeviç Samoyloviç (1880-1938)’in 1928 yılında yaptığı bir çalışma da vardır. Bu çalışma Abdülkadir İnan (1889-1976) tarafından “Orta Asya Edebî Dili Tarihine Dair” adıyla Türkiye Türkçesine çevrilmiştir (A. N. Samoyloviç, K istorii literaturnago sredneziatsko-turetskogo yazıka, Leningrad 1928. Çeviren: A. İnan, Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Y ıllık Çalışmaları I, s. 73-95). Çalışmada, İslâmiyeti kabul ettikten sonraki Orta Asya, yani Türk dünyasının doğu kolundaki yazı dilleri yer almaktadır. Samoyloviç’in söz konusu ettiğimiz maka-lesi, Türk dilinin tarihî dönemlere ayrılmasında Harezm Türkçesine yer vermesi bakımından önemlidir.

Grønbech (1873-1948), çalışmasında (Der türkische Sprachbau, I, 1936, s. 10-14.) Türk dilini, yazılı ürünler vermeye başladığı Orhun Türkçesinden başlayarak üç döneme ayırmıştır:

1. Eski Türkçe: Orhun (Köktürk), Uygur.

2. Orta Türkçe: Kaşgar (Karahanlı), Çağatay, Kuman, Eski Osmanlı.

3. Yeni Türkçe:

  1. Güney Türkçesi: Osmanlı, Azerî, Türkmen.
  1. Batı Türkistan lehçeleri: Özbek, Hive.
  1. Doğu Türkçesi: Kaşgar, Kuça, Turfan, Komul, Tarançi.
  1. Kuzey Türkçesi: Koybal, Altay, Abakan, Soyon, Uryanhay.
  1. Kıpçak Türkçesi: Kırgız, Volga lehçeleri (Kazan vb.), Başkurt, Karayim.


Yani, Orhun Türkçesi ilk dönemin başlangıç yazı dili olmuştur. Bu iki araştırmacının çalışmalarında Eski Türkçe adı verilen dönemin içinde yer alan bir Türk yazı dili de Uygur Türkçesidir.

Grønbech, Eski Türkçe döneminden sonra gelen Orta Türkçe dönemini Karahanlı Türkçesi ile başlatmış ve bu dönemi de bugünkü Türk dillerinin ortaya çıktığı döneme, yani XX. yy başlarına kadar getirmiştir.

Türk dilinin dönemlendirme çalışmalarından bir diğeri de Louis Ligeti (1902- 1987)’ye aittir. “Çin Yazısiyle Yazılmış Barbar Glossaları Meselesi” adıyla Türkiye Türkçesine çevrilen yazı da bu konuda yazılmış ilk çalışmalardan biridir (Çeviren: Hasan Eren, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, IX/3 Eylül, Ankara 1951, s. 301-327). Bu yazıda Ligeti, Türk yazı dilinin başlangıcını 6. yy olarak verir. Ligeti’nin dönemlendirmesi ise şöyledir:
  1. Eski Türkçe (VI-IX. yy): Köktürkçe ve Uygurca devri. Eski Kırgızca da belki buraya dahil edilebilir. Her üç dil Eski Türkçenin özelliklerini taşır.
  1. Orta Türkçe (X-XV. yy):
  1. Mani ve Buda tercümeleri ile Uygur yazı dilinin kuruluş devri.
  1. Çağatay yazı dili devri.
  1. Kıpçak ve Oğuz dil yadigârları devri.
  1. Yeni Türkçe: XVI. asırdan itibaren, bugünkü Türkçenin kuruluş devri.


Ligeti’nin yapm ış olduğu dönemlendirmede ilk dikkati çeken özellik, kronolojik kaygının güdülmesi olmuştur. Onun için X. yy sonrası Uygurca yazılmış Maniheist ve Budist yazmalar, Orta Türkçe içinde değ erlen-dirilmiş; Köktürk ve Uygurca devirleri yine de Eski Türkçe dönemi içeri-sine alınm ıştır. Bunda hiç kuşkusuz, A. von Gabain (1901-1993)’in 1941’-de yazmış olduğu Alttürkische Grammatik (Çeviren: Mehmet Akalın, Eski Türkçenin Grameri, TDK Yayınları, Ankara 1988) adlı eserinin etkisi vardır. Yalnız Gabain, Köktürk ve Uygur harfli yazmalar ın tamamını Eski Türkçe döneminde kabul ederek değerlendirmeye almıştır.

Türk Dili Tarihi I (İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1958) adl ı kitabı ile Türkiye’de bu konuda uzun yıllar tek kalmış çalışmanın sahibi Ahmet Caferoğlu (1899-1975) da Köktürk ve Uygur dönemlerini Eski Türkçe başlığı altı nda incelemiştir. Daha sonra 1987’deki çalış ması ile Nuri Yüce (“Türk dili ve lehçeleri”, İ A (=İslam Ansiklopedisi), 12/2 , İstanbul 1987, 468b-530b.) de VI.-IX. yy’lar arasındaki dönemi Eski Türkçe diye adlandırmış, ardından gelen Orta Türkçe dönemini Karahanlı Türkçesi ile başlatmıştır.

İlk Dönemlendirme Çalışmalarında Kullanılan Olgu

Karahanlı Türkçesini yeni dönemin başlangıcı olarak göstermek hiç şüphesiz İslâmiyetin kabulünü ölçüt olarak alma düşüncesinden kaynaklanmaktadır. İslâmiyetin kabulünden önceki dönem ‘Eski Türkçe’, sonraki dönem ise ‘Orta Türkçe’ olarak kabul edilmiştir.

Bir dil dönemlendirmesinde, bir dili konuşanlar ın kabul ettiği dinin esas alınması ne derece doğrudur? Eski Türkçe dönemi içerisinde her hâlükârda değerlendirilen Köktürk ve Uygur Türkçeleri zamanında da Budizm, Maniheizm ve Hıristiyanlık gibi birden fazla din kabul edilmiş ve Uygur yazılı ürünleri, bu dinlerin kutsal kitaplarının yazıldığı alfabeler ile yazılmıştı.

Sonraki Dönemlendirme Çalışmalarında Kullanılan Olgu

Türk dilini dönemlendirmek için son yıllarda yapılan çalışmalar ise buraya kadar saydığımız çalışmalardan farklılık göstermektedir. Bu farklılıkların başında, Eski Türkçe dönemi içinde yer alan yaz ı dilleri ve Orta Türkçe dönemini Eski Türkçe döneminden ayırt edici olgu gelmektedir.

András Róna-Tas’ın 1991’de yay ımladı ğı An Introduction to Turcology adlı eserde Eski Türkçe dönemi iki gruba ayrılmış, ikinci grupta yer alan ‘Geç Eski Türkçe’ dönemi ise üç aşamada değerlendirilmiştir:

Old Turkic (Eski Türkçe)
  1. Early Old Turkic (Erken Eski Türkçe 400-550)
  1. Late Old Turkic (Geç Eski Türkçe 550-1200)
  1. Late Old Turkic I (Geç Eski Türkçe I 550-700)
  1. Late Old Turkic II (Geç Eski Türkçe II 700-1000)
  1. Late Old TurkicT III (Geç Eski Türkçe III 1000-1200)
  1. Middle Turkic (Orta Türkçe 1200-)


Róna-Tas’ın bu çalışmasında dikkati çeken yan, Karahanlı Türkçesinin, Geç Eski Türkçe döneminin üçüncü alt grubunda değ erlendirilmesidir. Diğer bir deyişle, Orta Türkçe döneminin 1200’lerden itibaren, Moğol istilası ile başlatılmasıdır. Türk dilinin yeni bir dönemini başlatmada Róna-Tas’ın seçmiş olduğu olgu, Türklerin İslâmiyeti kabulü değil Moğol istilasıdır. XIII. yy’da bir dünya sistemi kurmuş olan Moğollar ın yapmış olduğu istilâlar ile Türk dünyasının farklı yer ve zamanlarında yeni yazı dilleri ve bugünün bağımsız dil grupları oluşmuştu. XIII. yy’dan itibaren Türk dünyasının doğu kanadında ortaya çıkan Türk yazı dili yanında batı kanadında da yeni bir yazı dili daha kendini göstermişti. Bu yüzyılda

Doğu Türkçesi:
Harezm Türkçesi → Çağatayca

Batı Türkçesi ise:
Eski Oğuz Türkçesi (=Eski Anadolu Türkçesi) → Osmanlı Türkçesi
şeklinde devam etmişti.

Róna-Tas’tan sonra onun görüş ünü benimseyen diğer bir bilim adamı Lars Johanson’dur. Johanson’un “History of Turkic” (The Turkic Languages, London-New York 1998, s. 81-125) adlı makalesinde Türk dilinin yazı dili olmasından sonraki aşamaları ele alınmıştır. VII. yy’dan Moğol istilasına kadarki dönem “Daha Eski Dönem” başlığı altında verilmiş olup,
  1. Doğu Eski Türk dili
  1. Eski Uygur Türkçesi
  1. Karahanlı Türkçesi
olmak üzere üç alt gruba ayrılmıştır. Johanson’da da Orta Dönem, Róna-Tas’ta olduğu gibi XIII. yy’dan itibaren başlar ve çeşitli yazı dillerini kapsar.

Eski Türkçe döneminin yukarıda söz ettiğimiz şekilde üç yazı dilini kapsadığı na tanık verebileceğimiz diğer bir çalışma, Marcel Erdal’ın A Grammar of Old Turkic (Brill, Leiden-Boston 2004) adlı kitabıdır. Bu kitapta Erdal, Karahanlı Türkçesinin ilk dönem metinlerini Eski Türkçe içinde değerlendirmiştir. Türkiye’de bu konuda en son çalışma ise bu satırların yazarı Aysu Ata’ya aittir. (“Moğol Fütuhatı ve Doğu-Batı Türk Yazı Dili Kavramları Üzerine”, Cengiz Kağan ve Oğullar ının İcraatlarının Türk Dünyasındaki Akisleri Uluslararası Sempozyumu, 7-8 Aralık 2006 İstanbul).

Admin

Taglar: KöktürkUygurKarahanlıTürkçeleri

Türk Dili ve Tarihi - İlginizi çekebilecek başlıklar
Doğuda Harezm ve Çağatay, Batıda Eski Oğuz ve Osmanlı Türkçesi

Orta Türkçe (XIII.-XX. yy): Doğuda Harezm ve Çağatay Türkçesi; Batıda Eski Oğuz ve Osmanlı Türkçesi

Altay Dil Birliğini Kabul Etmeyenler ve Çekimser Kalanlar

Altay dil birliğ i teorisine karşı olanlar; yani Türk, Moğol, Tunguz (belki Kore ve Japon) dillerinin ortak bir atadan geldiği görüşüne karşı olanlar da vardır.

Altay Dilleri Teorisi

Ural-Altay dillerinin Altay dil grubunu oluşturan, Türk, Moğol, Tunguz-Mançu (belki Kore ve Japon) dillerinin akrabalığ ına inanan yani bu dillerin ortak bir kaynaktan geldiği görüşünü savunan ve bunu tespit etmeye çalışan teoriye, Altay D

Türk Dilinin Orhun(Köktürk) Türkçesinden Önceki Dönemi

Altay dil teorisini kabul edenler için, Kuzey Buz Denizi’nden Basra Körfezi’ne, Kuzeydoğu Asya’dan Doğu Avrupa’ya kadar uzanan geniş bir alanda konuşulan Türk dili, bu dili konu şanların sayısı, yazılı metinlerinin eskiliği ve çoklu



Sayfa Yorumları

Yorum Ekle





Mesaj / Bildirim Gönderin