En Çok Kullanılan İngilizce Cümleler


En Çok Kullanılan İngilizce Cümleler
English Turkish
It is as if Sanki
Nobody is content Kimse memnun değil
But orders are orders Ama emir emirdir
She did it on purpose O onu bilerek yaptı
What is The charge against you Sana yapılan suçlama nedir
Dinner is on me tonight Bu gece akşam yemeği benden
Nobody is content Kimse memnun değil
Go look for it Git ara onu
That is less than we need O bizim ihtiyacımız olandan daha az
She reached her objective O amacına ulaştı
She did it on purpose O onu bilerek yaptı
It is hot enought today Bugün yeterince sıcak
He makes me happy O beni mutlu eder
I am neither poor nor rich Ben ne zengin nede fakirim
The time has finally come Sonunda zamanı geldi
I saw him as an alternative Ben onu bir alternatif olarak gördüm
The milk has gone bad (The milk has spoilt.) Süt bozulmuş
The winter has gone Kış bitti
I have never felt this happy Ben hiç bu kadar mutlu hissetmedim
They have followed the order Onlar emri yerine getirdiler.
The summer has arrived. Yaz geldi.
Who has allowed it Ona kim izin verdi
One more day has passed. Bir gün daha geçti
She has assumed i was happy O benim mutlu olduğumu varsaymış
The fair is full of people Fuar insanlarla dolu
Do not tell me it was just an act. Bana bunun sadece bir oyun olduğunu söyleme.
At Least he is fair En azından o adil
That was an act of love O bir sevgi hareketiydi.
How to be fair Nasıl adil olunur
Do you have anything cheaper Daha ucuz bir şey var mı?
There is not an answer to your question. (Your question does not have an answer.) Senin sorunun bir cevabı yok
That has always been this way. O her zaman böyle olmuştur.
My love for you is over. Benim sana olan sevgim bitti
Thank you very much for everything you have done. Yaptığın her şey için sana çok teşekkür ederim.
We have given you everything. Biz size herşeyi verdik
He did it on purpose O onu bilerek yaptı
What is The charge against you Sana yapılan suçlama nedir
The shoes do not fit Ayakkabılar uymuyor
That know how to count Onlar saymayı bilirler
When do i begin Ne zaman başlarım
We had to wait Beklemek zorundaydık
Let me explain Açıklamama izin ver
There is no time to lose Kaybedecek zaman yok
She has put shoes on Ayakkabı giydi
So far I haven't received it Henüz ben onu teslim almadım
It seems Görünüyor ki
It eats out of the bowl O kaseden yer
He runs though he is tired O yorgun oldugu Halde kosar
You are our hope Sen bizim umudumuzsun
The time has finally come Sonunda zamanı geldi
I know where I am Ben nerede olduğumu biliyorum
What a long week Ne Uzun bir hafta
She's the woman whom I hate Benim nefret ettiğim kadın o
Read what you want İstediğini oku
Where and with whom Nerede ve kiminle
I don't know where it comes from Nereden geldiğini bilmiyorum
What he said is not true Söyledikleri doğru değil
He did not remember what happened O ne olduğunu hatırlamadı
I tried to avoid it Ben ondan kaçınmayı denedim
That is how they prevent it Onlar onu öyle önlerler
I need to avoid sugar Şekerden kaçınmam Lazım
So far I have not received it Ben onu henüz teslim almadım
There is no time to lose Kaybedecek zaman yok
Without my knowledge Benden habersiz mi
Enough I said Yeter dedim
Yes he knew Evet o biliyordu
What did I have Ben de ne vardı
It makes it look cleaner O daha temiz görünmesini sağlar
Everything he said was true Onun dediği her şey doğruydu
They have followed the order Onlar emri yerine getirdiler
They have not heard from you Onlar sizden haber almamışlar
They tell us who they are Onlar bize kim olduklarını söylerler
What he said is not true Söyledikleri doğru değil
We know whose it is Biz onun kim olduğunu biliyoruz
Tell me where she lives Bana onun nerede yaşadığını söyle
Who knows why Kim bilir niye?
We had given you love Biz size sevgi vermiştik
What he had written was true Onun yazmış oldukları doğruydu
As we thought he had gone abroad Düşündüğümüz gibi o yurtdışına gitmişti
He had not know what to do O ne yapacağını bilmemiştim
You do not exist Sen yoksun
By faith does not allow it Benim inancım ona izin vermez
I have a secret Benim bir sırrım var
Do not miss this opportunity Bu fırsatı kaçırma
I need to avoid sugar Benim şekerden kaçınmam lazım
The shoes do not fit Ayakkabılar uymuyor
Anything else to consider Göz önüne alacak başka bir şey var mı
From which direction Hangi yönden
What is the signature for İmza ne için
He is young but has experience O genç ama tecrübeli
There is no doubt Şüphe yok
I have a doubt in my mind Benim aklımda bir şüphe var
Today I am not in shape Bugün ben formda değilim
With pleasure Memnuniyetle
The responsibility is mine Sorumluluk benim
Desire And fear Arzu ve korku
Consequences Sonuçlar
We only know her existence Biz sadece onun varlığını biliriz
The phrase is very long İfade çok açık
It is not my fault Benim hatam değil
The conversation is over Sohbet bitti
You have no honor Şerefsiz sin
Everyone makes this mistake Herkes bu hatayı yapar
Some people ilke danger Bazıları tehlike sever
If my memory is good Eğer benim hafızam iyi ise
I lost myself Kendimi kaybettim
The problem is in the machine itself Problem makinenin kendisinde
She said that Herself Onu o kendi söyledi
Respect is not free Saygı bedava değildir.
At least you are not alone En azından sen yalnız değilsin
She is in her own world now O şimdi kendi dünyasındadır.
The soil is brown Toprak kahverengidir
The leaves are yellow Yapraklar sarıdır.
There is dust on the table Masanın üzerinde toz vardır
Crop Ürün, mahsül
Anything else to consider Göz önüne alınacak başka bir şey var mı?
If you want to achive it you have to believe it Eğer onu başarmak istiyorsan, Ona inanmak zorundasın.
I definitely like that version more Ben kesinlikle şu versiyonu daha çok beğendim.
You never have time for important things Senin asla önemli şeyler için vaktin yoktur.
I know the things he is afraid of Ben onun korktuğu şeyleri bilirim.
I thought you were a doctor Ben senin bir doktor olduğunu düşündüm
We have known each other for years. Biz yıllardır birbirimizi tanırız
She thought about that trip even at night O, o gezi hakkında gece bile düşündü.
It does not belong to me O bana ait değil
I think he gave me the wrong piece. Bence o bana yanlış parçayı verdi
I saw him looking at me Onu bana bakarken gördüm
O know whose son you are Ben senin kimin oğlu olduğunu biliyorum
Who Knows why Kim bilir niye
Where And with whom Nerede ve kiminle
This is a total failure Bu tamamen bir fiyasko
I tell you the truth Ben sana doğruyu söylerim
She did it on purpose O onu bilerek yaptı
I want to ask you a favor Ben senden bir iyilik isterim
Tell him yourself Ona kendin söyle
I am full of joy Ben çok mutluyum
My attitude has changed Benim tavrım Değişti
Attempt Teşebbüs
Is it in our interest O bizim çıkarımızamıdır?
What is the charge against you? Sana yapılan suçlama nedir?
I tell you the truth Ben sana doğruyu söylerim
The toothpaste works. Diş macunu işe yarar
That is how they prevent it. Onlar onu öyle önlerler
I lost myself Ben kendimi kaybettim
You have to do it yourself Sen onu kendin yapmak zorundasın.
Tell him yourself Ona kendin söyle
The boy looks at her and smiles Oğlan ona bakar ve gülümser
Led Yönetmek
I kick the door. Ben kapıyı tekmelerim
He goes swimming as well O da yüzmeye gider
It seems that he was a great athlete Görünüşe göre o büyük bir sporcuymuş.
You took this photo Bu fotoğrafı sen çektin
This is a familiar sound. Bu tanıdık bir sestir.
I am looking at figure number one in the document Ben belgedeki bir numaralı şekle bakıyorum.
It is such an old song that everybody knows it. O öyle eski bir şarkıdır ki herkes onu bilir.
Literature Edebiyat
Poetry Şiir
Contest Yarışma
Audience Dinleyici,seyirci, izleyici
Band Grup, müzük grubu
Do you know where to go to get some information Sen biraz bilgi edinmek için nereye gitmek gerektiğini biliyor musun?
I am in search of a new house Ben yeni bir ev arayışındayım.
Scenery Manzara
Fill it up Depoyu doldur
A Couple more Bir çift daha, birkaç tane daha
We open up our restaurant Biz kendi restonantımızı açarız
He never pays attention O asla dikkat etmez , o hiç dikkatini vermez
With pleasure Memnuniyetle
How blue the sky is Gökyüzü nasıl da mavidir
I am getting tired Ben yoruluyorum
The same thing is always happening Aynı şey hep oluyor
We are getting older each day Biz hergün yaşlanıyoruz
We must prevent her from doing this Biz onun bunu yapmasını engellemeniz
Are you having a baby Sizin bir bebeğiniz mi oluyor
You are getting big Siz büyüyorsunuz
Try doing it once more Onu bir kere daha yapmayı deneyin
I try if I have time Benim zamanım olursa ben denerim
I feel like seeing the city Canım şehri görmek istiyor
Seeing you makes me happy Seni görmek beni mutlu ediyor
He sometimes things about leaving Bazen ayrılmayı düşünür
What if I fail Ya başarısız olursam
What was he thinking of doing O ne yapmayı düşünüyordu
Seeing you makes me happy Seni görmek beni mutlu ediyor
How Much space do we have Bizim be kadar yerimiz var
The Restaurant opening was great Restorant açılışı harikaydı
So far Henüz
You have rights Sizin haklarınız var
The pleasure is ours O zevk bize ait
What disease do I have Bende hangi hastalık var
Pain Ağrı
The Vision is sharp Görüş keskin
Walls have ears Yerin kulağı var
Appointment Randevu
Lip Mavi
Give me a call tonight Beni bu gece arayın
A pair of elephants Bir çift fil
Everything he said was true Onun dediği herşey doğruydu
However it is usually bigger Ama genellikle daha büyük
It is cheaper to go by bus Otobüs ile gitmek daha ucuz
I said nothing (I did not say anything.) Ben hiç bir şey demedim
Take care of yourself Kendine iyi bak
I Want You to be fine İyi olmanı istiyorum
Do not be Afraid Korkma!
Try to do it once more. (Try doing it once more.) Onu bir daha yapmayı deneyin
I have the ball Top Bende
Why do you need permission? Senin neden izne ihtiyacın var?
It is almost December. Neredeyse Aralık Oldu.
Just in time! Tam Zamanında
Did something happen? Bir şeymi oldu?
The child who is not born Doğmamış çocuk
Tell me which piece you want! Bana hangi parçayı istediğini söyle
There was no damage. Hasar Yoktu.
Who knows where they put it! Kim bilir onu nereye koydular
Who knows why! Kim bilir niye?
I will count on you Ben sana güveneceğim
You will call me sister Siz bana kızkardeşim diyeceksiniz.
You will feel better. Siz daha iyi hissedeceksiniz.
They will be able to exercise. Onlar egzersiz yapabilecekler
They could not sleep. Onlar uyuyamadı.
The drugs made him different İlaçlar onu farklılaştırdı.
That is how they prevent it. Onlar onu öyle önlerler
Do not leave the door open. Kapıyı açık bırakmayın
Do not make a scene. Rezalet çıkarma
Mix it well. İyice karıştırın.
The situation is worse than we thought. Durum bizim düşündüğümüzden daha kötü
Were you still sleeping? Sen hala uyuyormuydun?
It happened like this Böyle oldu
No other preparation is necessary. Başka hazırlığa gerek yok.
If it rains, I will not go. Eğer yağmur yağarsa, ben gitmeyeceğim.
We will have problems. Bizim sorunlarımız olacak
That will not help you. he won't be helpful to you O sana yardımcı olmayacak
He did not say what will happen. O ne olacağını söylemedi.
A treatment is not possible. Tedavi mümkün değil
Currently, there is no treatment. Şu anda hiçbir tedavi yok.
The citizen is in the union. Vatandaş Sendikalı
We are able to achieve it together. Onu beraber başarabiliriz.
I do not agree Ben Katılmıyorum.
The time will come when you will be sorry for it. Senin onun için üzeleceğin zaman gelecek
I know the things he is afraid of. Onun korktuğu şeyleri ben biliyorum
Will she learn anything or not O herhangi bir şey öğrenecek mi, öğrenmeyecek mi?
The duck is on me. Ördek bende
How much space do we have? Bizim ne kadar yerimiz var?
I will pay attention to her Ben ona dikkat edeceğim
This is a novel you will read again and again. Bu senin tekrar tekrar okuyacağın bir roman
I have no interest in the matter. Benim mesele ile ilgim yok.
Seeing you makes me happy Seni görmek beni mutlu ediyor
My enemy's enemy is my friend. Düşmanımın düşmanı dostumdur
As soon as it eats, I eat. O yer yemez men yerim
It will take part Ben katılacağım
The situation is worse than we though Durum bizim düşündüğümüzden daha kötü
Save the woman! Kadını kurtar
I will let you know. Ben sana haber vereceğim
I will get used to it. Ben ona alışacağım.
Will he get well soon? O yakında iyileşecek mi?
She took the case into court O davayı mahkemeye götürdü.
Is it in our interest? O bizim çıkarımıza mıdır?
I'm Confused   Kafam karışık
Nothing can live permanently Hiçbirşey sonsuza kadar yaşayamaz
I am more emotional Ben daha duygusalım
I have a bad feeling about this Bu konuda içinde kötü bir his var
Life is full of sweet surprises Hayat tatlı süprizlerle doludur
Calm Down Sakinleş
Cute name Sevimli isim
Forgive me Bağışlayın beni
Don't mess this up Bu işi berbat etme
I will let you know Ben size haber vereceğim
I will take part Katılacağım
Take care of yourself Kendine iyi bak
Have I not paid you today Ben sana bugün ödemedim mi? ?
What are you accused of? Sana yapılan suçlama nedir?
Is it my turn Benim sıram mı?

Admin

Taglar: ÇokKullanılanİngilizceCümleler



Sayfa Yorumları

Yorum Ekle





Mesaj / Bildirim Gönderin