1) kararlı bir durum almak 2) yatışmak.

Kambiyo denetimini tamamen serbestleştirmek ve sermaye hareketleri üzerindeki denetimi kaldırmak

Türkiye ekonomisinde 1950'li yılların ikinci yarısından itibaren enflasyon oranının giderek y

Yüksek oranlı süreğen enflasyonu düşürmek ve iktisadi istikrarı sağlamak amacıyla kamu har

1960'ların sonunda yeniden ortaya çıkan döviz darboğazı yüzünden hükümetin aldığı karar

Yoksulluk insanı öldürmez ama türlü türlü üzüntü ve sıkıntı içinde yıpratır.

Sinema/TV. Bir çekimin yavaş yavaş karanlıktan aydınlığa çıkıp görüntülerin belirmesi y

Çok acıkmak. Örn: Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişt

Mutlu bir yaşayış kişiyi dinç kılar, mutsuz bir yaşam ise yıpratır.

Duruşma sırasında, iki yanın dinlenmesinden sonra verilen karar.

Bir konutta ya da iş yerinde arama yapılması için verilen ön karar.

30.8.1777 tarihli ve ilk yasalar yayımlanıncaya dek uygulanan bir Fransız hukuk belgesi.

İktisadi karar birimlerinin gerçekleşmesi kesin tek bir olayın söz konusu olduğu karar süreci

Olayların gerçekleşme olasılığının bilinmediği ancak karar matrisinin bilindiği durumda ka

Bilgisayar yoluyla sahne ışıklarının saptandığı, gerçekleştirildiği ve denetlendiği elek

Gücü, büyüklüğü eksilmeyip aynı kalan yalnızca Tanrıdır.

Hiçbir zaman aşırıya kaçılmamalıdır.

Dünya piyasa fiyatlarından hammadde sağlayarak dışsatımı artırma, ürünlere uluslararası p

Dışalım iÅŸlemlerinde uygulanacak yöntemi ve ilkeleri belirleyen ve ülkelerin yetkili makamlarÄ

Dışsatım iÅŸlemlerinde uygulanacak yöntem ve ilkeleri belirleyen ve ülkelerin yetkili makamlarÄ

C. Savcısının yazılı ya da sözlü düşüncesi alındıktan sonra, duruşma yapılmaksızın v

Meyve ve sebzelerin bazılarında kesildiklerinde, kabukları soyulduğunda veya herhangi bir şekil

Ümitsizliğe kapılmak, karamsarlığa düşmek.

Bir ekonomide fiyatlar genel düzeyinin zaman içinde aşağı ya da yukarı hareket etme eğilimini

Yaşamaya karşı sevgi ve isteğini azaltmak. Örn: Tabiatın bu eşsiz güzellikleri karşısınd

1) başı dönmek, hafif baygınlık geçirmek. Örn: Duvar tarafına doğru bir adım atarak evet

Bir işe atılırken hiçbir şeyden çekinmemek. Örn: Cesaret timsali değildi Cemal ama üç bü

Gün battıktan sonra havada kalan aydınlığın yavaş yavaş azalması.

1) güneşin batmasıyla ortalık kararmak. Örn: Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikl

1) sıkılmak, bunalmak. Örn: Hani bazı kadınlar vardır, hödük koca ile düşe kalka eblehleÅ

Bunalıma veya sıkıntıya sokmak, endişeye düşürmek. Örn: Annesini yanına aldığı günler

İşsizlik yüzünden tüketicilerin gelirinde ortaya çıkan düşüşün, gerçekleşen istemin pl

İktisadi etkinlikte bulunan üretici, tüketici, devlet ve benzeri birimler.

Kaynakların kıt olması nedeniyle, iktisadi karar birimlerinin, kısıtları da dikkate alarak ama

Sinema/TV. Açılma-kararmanın ışık düzengeciyle gerçekleştirilmesi.

Sinema/TV. Kararmanın ışık düzengeciyle gerçekleştirilmesi.

Bir yasa tasarısının daha çabuk görüşülmesini sağlamak üzere, öneriyi veren millet vekili

1) inancını kaybetmek 2) yüreği kararmak.

İnsanın sıkıntılı zamanı sürüp gitmez, arkasından iyi günler de gelir.

Yasama, yargı, yönetsel kuruluşların, tüzel kişilerin bir türe düzeni doğuran ve ortaya koy

1. Aralarında bir seçme yapma zorunluluğu olan olanaklardan birini seçme edimi ve bu edimin sonu

Bir karar sürecinde seçenekler, olaylar ve bunlara baÄŸlı olarak elde edilecek sonuçların (ödÃ

Karar birimlerinin belirlenmiş bir ya da daha fazla amaca ulaşmak için varolan çeşitli seçenek

Bir davayı, bir sorunu sonuca bağlamak. Örn: Artık ayrılmayalım diye kararlar alıyor fakat b

Karar vermek, kararlaştırmak. Örn: Dün akşam size tesadüf ettiğimde bunu karar altına almı

Bir kanunun, bir kararın, bir emrin gerekçesini meydana getirmek üzere baş tarafına eklenen kı

Farklı seçenekler arasında tercihler yapmaya yönelik davranışta bulunan gerçek ya da tüzel k

Dizge çözümleme ya da izlence yazımından önceki hazırlık aşamasında, bir dizi koşulun ger

Birçok şeyi deneyip birini seçmek. Örn: Tekrar masa başına dönmekten zevkli bir iş bulamaya

Oyun kuramında bir karar sürecinde seçenekler, olaylar ve bunlara bağlı olarak elde edilecek ö

Bir sorunu karara bağlamak, kararlaştırmak. Örn: Sonunda bu su tenekelerini civardaki evine kad

Bir davayı, bir sorunu çözümlemek, sonuçlandırmak.

Davanın görüşülmesi bitip yargıcın kararını beklemek.

Bir konuda anlaşmak, bir şeyi kararlaştırmak.

Belli yeğlemeleri olan kişilerin belli durumlarda seçecekleri en elverişli davranış biçimleri

Yeri, büyüklüğü ya da özelikleri değişmeyen.

Bir akışkanın sürekli, kararlı, her noktasının hızının değişmez kaldığı devinimi.

Küçük kuvvetlerin etkisinde, konumunu koruyan cisimlerin durgunluğu çabucak bozulmayan denge ma

Küçük kuvvetlerin etkisinde, konumunu koruyan cisimlerin durgunluğu çabucak bozulmayan denge ma

Dengesi zamanla bozulmayan evren.

Bir salıngaçın sürekli olarak tekdüze salınması.

Kararlı denge halinde olma.

1. Bir testin ne derece güvenilir nitelikte olduğunu gösteren katsayı. 2-Bir testin aralıklı o

Kara renge bürünme ışık alan fotoğraf plağının gittikçe koyulaşması.

Sinema 1. Bir çekimin, aydınlıktan başlayıp gittikçe karanlıklaşarak görüntülerinin yitme

Ucaylanma mikroskobu altında döndürüldüğünde, anizotrop bir kristalin Nikoller haçlanınca,

Sinema Bir ucu saydam olup öbür ucuna doÄŸru gittikçe saydamsızlaÅŸan, çalıştırılan bir alÄ

Fotoğraf plakları üzerine düşürülen ışığın erkesi (ışınım yeğinliği ile duruş sü

Sinema Kimyasal kararmada kullanılan eriyik.

Türlü çeşitleri söylenen ses veya ses öbeği, örnekleyin Alnaç, Annaç, Anaç, Amaç, Armaç

En ufak bir kuvvetin etkisiyle devinmeye geçen cisimlerin durgunluÄŸu bir küre üzerinde duran baÅ

En ufak bir kuvvetin etkisiyle devinmeye geçen cisimlerin durgunluÄŸu bir küre üzerinde duran baÅ

karasız denge halinde olma.

TV. Resim seçiciye, belli bir alıcının resmini ileten oluğun düğmesini en yüksekten sıfıra

Dizi dirençlere bağlı çok sayıdaki kanallardan gelen elektrik akımım azaltıp çoğaltabilen

Bir karartıcıdaki tüm kanalları denetleyen, ışıkları tümden parlatabilen ya da karartabilen

Karartıcının denetim düğmelerinin ve göstergelerinin bulunduğu yer.

Sahneyi tümüyle karartmak. Sahnede hiçbir ışığın olmadığı durum.

En eski ve yalın karartıcı türü. Elektrik akımına çeşitli tutarda karşı güç sağlayarak

1) karar vermek. Örn: Çeşmeler yaptırdım sular içmeye / Kavlükarar ettim alıp kaçmaya -Hal

Karartıcıların en ilkeli olan karşı dirençli karartıcı'da bulunan ve elektrik akımını art

Yargıç ya da yargılığın, duruşmanın her aşamasında, davayı görmenin kendi görevi içind

Her iki yandan hiç birinin istemi olmaksızın yargıcın, olayın gereğine göre kendiliğinden v

Sinema Kararmanın işlemelikte kimyasal işlemle elde edileni.

Osmanlı İmparatorluğu'nun 1854 yılından itibaren almaya başladığı dış borçları ödeyeme

Sinema Noktalı açılma ile kararmanın ya da bunun tersinin birlikte olması.

Sinema Bir çekimin, büyük bir çemberden başlayarak ufacık bir nokta biçimine gelerek yitmesi.

Sahnede bir ışık durumu varken, daha sonraki sahnenin ışık durumunun önceden hazırlanabildiÄ

Bir yargılamayı sonuca ulaştırmayıp, davayla ilgili soruşturmayı kolaylaştıran ve sonuca ul

Akşam olmak. Örn: Ortalık kararana kadar kitap okurdum. -A. Kutlu.

Sinema Değişir örtücüyle gerçekleştirilen açılma ve kararma.

Sinema Değişir örtücü açıklığını, açık durumdan gittikçe kapalı duruma getirerek elde

Yalnızca dalgalı akımda en çok kullanılan ve sevilen karartıcıdır. Bu karartıcı insan göz

olayların gerçekleşme olasılıklarını bilindiği, ancak hangi olayın gerçekleşeceğinin bil

Sıkıntıya sokmak, bunaltmak. Örn: Korkunç geceler, çakalların ulumaları, köpeklerin haykı

Sinema Kararmanın sarmal biçimde olanı görüntünün, tamamlanmış bir sarmalın yavaş yavaş

Sinema/TV. Bir çekimin silinmeyle kararması.

Sinema/TV. Silinmeli bir kararmanın silinmeli bir açılmayla izlenmesi.

Ä°lk soruÅŸturma sonucunda, sanığın üstüne atılan suçu iÅŸlediÄŸi kanısını uyandıran kanÄ

Çelik yüzeyleri, paslanmalarını önlemek için, basınçlı, aşırı ısıtılmış subuğusu i