Ä°steÄŸi çoÄŸalmak, heveslenmek. Örn: Derken, yavaÅŸ yavaÅŸ benim de iÅŸtahım kabarmaya baÅŸladÄ

Gizli kalması gereken şeyler herkese söylenirse bundan büyük zararlar doğar.

Akabane virüs hastalığı.

Bunyaviridae ailesinde, Bünyavirüs cinsinde yer alan ve sokucu sineklerle taşınan bir virüsün

(Heykel) Heykel sanatında, yüzeyden dışarı çıkıntısı az olan kabartma. a. bk. kabartma, yÃ

Bir olgu ya da kavramı hazırlayan bağlam, koşul ya da durum.

At üstünde el çabukluğu numaraları gösteren sanatçı

Ayaklarıyla hokkabazlık yapan becerili kişi.

Ayaklarla yapılan hokkabazlık gösterilerinin tümü.

1) öfkelenmek, coşmak 2) aşırı bir cinsel arzu duymak. Örn: Sadrazamın ayranı kabarsın diy

Kaplanmış yüzeylerin, özellikle kaplamadan sonra ısınmaları sonucu kabarması.

Yerkabuğunun geniş ölçülü, çok ağır olan ve çok uzun süren bükülme devimi.

Gergin tel üstünde el çabukluğu gösteren hokkabaz.

Argo yüksekten atana veya çalımlı bir tavır takınana karşı senin bu tavrına değer veren va

Küçük ya da büyük bir çatkı (sehpa) üzerinde numaralar gösteren hokkabaz.

Kapsama bağıntısına göre daha küçük olan düzgünlük.

Kapsama bağıntısına göre daha küçük olan ilinge.

Kapsama bağıntısına göre daha küçük olan süzgeç.

Bir huy veya duygu güçlü bir biçimde ortaya çıkmak. Örn: Birden nasihat damarlarının kabar

Herhangi hareketli bir şey üzerinde gösterisini sürdüren hokkabaz.

X kümesi için, yalnızca X x X den oluşmuş düzgünlük.

Bir küme üzerinde, boş küme ile kümenin kendisinden oluşan ilinge.

1) yapamayacağı kadar ağır bir iÅŸi varken baÅŸka bir iÅŸ daha yüklenmiÅŸ 2) kendisi sığıntÄ

1) yapamayacağı kadar ağır bir işi varken başka bir iş daha yüklenmiş anlamında kullanıla

Kabarcıklar oluşmak. Örn: Yumurta yiyince çocuğun derisi fiske fiske kabardı.

Övünç duymak, kıvanmak, iftihar etmek. Örn: Onu sapasağlam görünce göğsüm kabardı oğul

Bir olay dolayısıyla kıvanç duygusunu ortaya koymak, övünmek. Örn: Duvarda, güneşe karşı

anat. Gözyaşı kemiğinin göz çukuru içindeki kısmının, yalnızca geviş getirenlerde yapmı

Seyircileri güldürmek amacıyla hokkabazlık yapan sanatçı.

Kabakgiller (Cucurbitaceae) familyasından, çiçekleri tek ve sarı renkli, bakka tipi meyveleri al

Gururlanmak, kurumlanmak, büyüklük taslamak.

Nesneleri bir anda gözden kaybedebilen ve farkettirmeden seyredenlerin üzerinden eşyaları çalab

El çabukluğu ile birtakım şaşırtıcı numaralar yapan sanatçı.

(Körm. O.) Gözbağcılık ve elçabukluğu gösteren oyuncu.

Hokkabazın tabağı düşürmeden çevirmede kullandığı ince değnek.

Hokkabazlık yaparken halkı güldüren sanatçı.

Çeşitli nesneleri arka arkaya dengeli bir biçimde ve doğru bir zamanlama ile hiç düşürmeden

Yapılan iyilikler göstermelik olmamalı, işlenen suçlar, ayıplar açığa vurulmamalıdır.

1) iğrenmek 2) taşkın bir ağlama duygusu içinde bulunmak 3) duygulanmak, heyecanlanmak.

Uzun döneme yayılan büyük genlikli reaktiflik değişimlerinin düzeltimine yönelik ayarlama.

Bir reaktörün kaba ayarını yapmaya ya da parçacık akı yoğunluğunu değiştirmeye yönelik d

Taneleri 64-256 mm. çapında olan kum.

Kaba gücün öncül olduğu kassal uyuşum.

Belli bir çoğanın doğurganlık hızını ölçen ve yıllık doğum sayısının toplam çoğaya

Kalın çizgili, kaba esprilere ve hareketlere dayandırılarak, salt eğlence ereğiyle geliştiril

Herhangi bir değişmeyi ölçünleyici işlemlere başvurmadan dile getiren ölçüm.

Taneleri 0.5-1 mm. çapında olan kum.

Sert ve kaba giysilik kumaş türü. .

Sinema Filmin son durumunda yer almak üzere seçilmiş çekimlerin, çevirim senaryosundaki sıraya

Nesneler ya da özellikler arasında sayıyla dile getirilemeyen ya da salt bölütleyici ayrımlar

Belli bir çoğanın ölümlülük hızını ölçen ve yıllık ölüm sayısının toplam çoğaya

(Mimarlık) Sıva üzerine yapılan ve mastar ile düzenlenen ilk perdah.

Verimin yüksek olmasını amaçlamayan, ancak geniş topraklara yayılarak gerçekleştirilen tarı

Kaba tüylü horoz ibiği bitkisinin tüketimi sonucu özellikle domuz ve sığırlarda biçimlenen

Birim hacmi içinde besin maddeleri yoğunluğu az, sindirilebilirliği düşük ve kuru maddesinde

Kaba yemlerin kalitesinin belirlenmesinde kullanılan, kuru otun kendine has parlak yeşil renge sah

Hayvan beslemede kaba yem olarak kullanılan ürünler.

Kaba yemlerde yaprak miktarının toplam yem miktarına oranı. Yapraklar gövde ve saplara göre da

Saman gibi düşük kaliteli kaba yemlerin sindirim ve besin madde içeriğini yükseltmek için sod

Kabadayı gibi davranmaya, kabadayı gibi görünmeye çalışmak. Örn: Kaçanın arkasından kaba

Bir soru sorarken ya da dile getirirken belli toplum kesimlerine özgü, olağan ya da düzgülü ku

Suç olacak, kusur sayılacak bir iş yapmak. Örn: Bu kabahati işlemiş, bu akşam tütsüyü, ş

Hiç kimse suçlu olduğunu kabul etmek istemez.

Bir kusur, suç aramak. Örn: O, atı kızdırıyor, çileden çıkarıyor diye, bütün kabahati s

İşlediği bir suçu başkasının üzerine atmak. Örn: Bu işte kabahati sobaya yüklemek lazım

Kabakgiller (Cucurbitaceae) familyasından, çiçekleri huni şeklinde ve sarı renkli, ovaryum alt

Birçok kimsenin ilgili olduğu bir olaydan, yalnızca bir kimse zarar veya ceza görmek. Örn: Ken

Çok eski çaÄŸlardan beri, kabuklarıyle birlikte öğütülüp, özellikle çocuklarda ÅŸerit düÅ

Utangaçlıktan çabucak sıyrılarak aşırı ölçüde serbest davranmak. Örn: Komşular, kabak

Osmanlılarda, ok atışlarının yapıldığı alana verilen ad.

Kurtçuk çağında kabaklara zarar veren çiçek sinekleri türü.

Aşırı tekrarlanması, sürdürülmesi yüzünden bir ÅŸeyden doygunluk, yorgunluk veya bıkkınlÄ

Kabak yapraklarından özsu emen, küçük, yumuşak, eşkanatlı böcek.

Yaprakları almaşlı dizilişte olan, çiçekleri tek ya da iki eşeyli çanak ve taç yaprakları

Kabakulak, ates, basagrısı ve tükürük bezlerinin iltihaplanmasına neden olur. Bazen beyni çev

Kabakulak hastalığına yakalanmak. Örn: Ahmet kabakulak oldu, üç hafta evden dışarıya çık

(İbr. Kabbalah - alınmış şeyler gelenek) Yahudilerin yazılı olarak konulmuş olan Tanrısal y

anat. At, küçük binek atı.

Padişahların şahsına özgü olan, fakat kimi kez olağanüstü onurlamak için, padişah önüne

İri başı değişik gereçlerle kaplı olan madensel çivi. Deri döşemelerde çivi başlarını

(Süsleme) Yan yana iki kemerin eğrileri arasına süs olarak konulan taştan ya da madenden yuvarl

Güney Afrika’da genellikle ve diğer büyük memelilerde parazitlenen boncuk bacaklı kış at ken

Meloidae ailesinde bulunan, kuru gövdeleri insan derisiyle temas ettiğinde kabarcık oluşumuna ne

Yüklü temel parçacıkların iz bıraktığı, sıvı helyum sıcaklığında çalışan, sis odas

Temel taneciklerin geçmesiyle gaz kabarcıklarından oluşmuş çizgiler gösteren, öylece gözlen

Çoğunlukla saf kan, kültür ırkı atların bacakların alt kısımlarını örten deride, özell

Epidermolizis bulloza.

Poxviridae ailesinde kapripoksvirüs cinsinde bir virüsün sığırlarda neden olduğu, deride yayg

Derinin ikinci derece yanıklarında kabarcıklar ve şişmelerin oluşması biçiminde görülen de

Pullu sürüngenler (Squamata) takımının, iguanagiller (Iguanidae) familyasından, 150-160 cm kad

(İguana tuberculata) Pullu-sürüngenler (Squamata) takımının iguanagiller (İguanidae) familyas

(karşılık: sistiserkus), (Yun. kystis = kese, Yun.kerkos = kuyruk) Şeritlere ait bir larva tipi.

Kabare türü tiyatroda oynatılan kukla.

İğneleyici, yerici, taşlayıcı (daha çok aktüel olan) konuları kapsayan skeçlerin oynandığ

Tığının kesici ağzı dışbükey eğmeçli olan ve kalın talaş çıkaran rende.

İspanyolca caba reita, yani «renkli çanak» anlamına gelen bu tür tiyatro, her türlü güncel

Bir akarsuda akımın yıl içinde yüksek değerde olması durumu ve dönemi, bk. çekik su.

Eksik, yırtık, yıpranmış paraların değiştirilmesi sırasında nominal değeri ile değiştir

Ay ve Güneş'in çekim etkisiyle büyük denizlerde suların yükselmesi, olayı.

Metal yüzeylerin boyanma, paklanma ve benzeri işlemlerinden sonra, alt katlarda kalmış olan gazl