Aranan: Çıkmak

  1. İngilizce Gece Çıkmak - Going Out in the Evening

    İngilizce Gece Çıkmak - Going Out in the Evening; Burada bir disko var mı - Is there a disco here? Burada bir gece klubü var mı - Is there a nightclub here? Burada bir birahane var mı - Is there a pub here?

  2. Türkiye’de Erozyonu Engellemek

    Yurdumuzda, aşırı erozyonun nedenlerinden en önemlileri orman ve meraların tahribatıyla ortaya çıkmaktadır. Karşımızda insan bulunmaktadır; bu nedenle, erozyon sorununun havzada yaşayan ve doğal kaynakları yanlış kullanan yöre insanı i



  1. (bir Durum) Açığa Çıkmak

    1) belli olmak, anlaşılmak. Örn: Ama daha önemlisi komünle bizim aramızda bir anlayış farkÄ

  2. (bir Durum) Gün ışığına Çıkmak

    Açıklığa kavuÅŸmak, aydınlanmak. Örn: Bu mesele gün ışığına çıkmadıkça toplumun doÄ

  3. (bir İşin) İçinden Çıkmak

    Karışık bir işin güçlüklerini yenebilmek, üstesinden gelmek. Örn: Pek cazip bir iş fakat

  4. (bir İşten) Yüz (yüzünün) Akı İle Çıkmak

    Bir işi kendi saygınlığını yitirmeden eksiksiz ve başarılı olarak yapıp bitirmek. Örn: B

  5. (bir Şey Birinin) Başının Altından Çıkmak

    Birinin hilesiyle yapılmak. Örn: Anlaşıldığına göre bu iş Saniye'nin İstanbullu anasını

  6. (bir Şeyden) Mana (manası) Çıkmak

    Anlamına gelmek, anlamını taşımak. Örn: Kızın adını Emel koydu. Oğlanınkini Fethi ... S

  7. (bir Şeyin) Acısı Çıkmak

    Bir şeyin olumsuz, kötü sonucu bir süre sonra ortaya çıkmak. Örn: Dünkü yorgunluğun acıs

  8. (bir Şeyin) Çivisi Çıkmak

    Düzeni bozulmak, kargaşa içinde bulunmak. Örn: Bu ülkenin, bu dünyanın çivisi çıkmış, b

  9. (bir Şeyin) Rezili Çıkmak

    Çok eskimek, bozulmak, parçalanmak. Örn: Şu gömleğe bak, rezili çıkmış! -Ç. Altan.

  10. (bir Şeyle) Başa Çıkmak

    Bir şeye gücü yetmek. Örn: Varsın kıraç olsun tarlam / Taşlarını ayıklayacağım / Kazma

  11. (birinden) Tarafa Olmak (çıkmak)

    Birinin görüş ve düşüncesini benimsemek, desteklemek.

  12. (birine) Biliş Çıkmak

    Tanımak, önceden tanış olmak. Örn: Hiç kimse bu kara yağız garip yiğide biliş çıkmadı.

  13. (birinin) Açığı Çıkmak

    Saklamakla görevli bulunduğu paranın veya malın eksik olduğu anlaşılmak.

  14. (birinin) Başına Çıkmak

    Birinden yüz bulup ona karşı pek şımarıkça davranmak. Örn: Hizmetçi kadınlarla içli dıÅ

  15. (birinin) Tepesine Binmek (çıkmak)

    Genellikle kendinden daha güçsüz kimseleri ezmek, kötü davranmak. Örn: Böyle kız gibi nazik

  16. (biriyle) Başa Çıkmak

    Güçlükler çıkaran biriyle olan işini, kendi istediği yolda sonuçlandırabilmek. Örn: Onlar

  17. ... Elinden Çıkmak

    Biri tarafından yapıldığı belli olmak. Örn: Giysi belli oldu, çok kaliteli, çok iyi terzi e

  18. Acısı Ortaya Çıkmak

    Olumsuz sonucu yavaş yavaş ortaya çıkmak. Örn: Dur bakalım daha hele, o içtiklerinin acısı

  19. Adam İçine Çıkmak

    Topluluğa karışmak, insanların bulunduğu yerlere gitmek, eşe dosta gitmek.

  20. Adı Çıkmak

    1) kötü bir ün kazanmak. Örn: Onun adı çıkmış yoksa fena adam değil. 2) hakkı olmayan bi

  21. Adı Deliye Çıkmak

    Deli olmadığı hâlde deli olarak tanınmak. Örn: Böyle bir şey yazmaya kalkarsam adım deliye

  22. Ağzından Çıkmak

    Bir sözü istemeden, farkına varmadan söylemek, söylemiş bulunmak. Örn: Bir kez ağzımdan ç

  23. Ağzından Girip Burnundan Çıkmak

    1) türlü yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek, kandırmak. Örn: O, köylülerin ağz

  24. Ahbap Çıkmak

    Önceden tanışmış olmak. Örn: Gümrükten itibaren her rast geldiği adamla ahbap çıktı. -Y

  25. Aklı Çıkmak

    Sonucun kötü olacağını düşünerek korkuya kapılmak. Örn: Para harcayacak diye aklı çıkÄ

  26. Akraba Çıkmak

    Konuştuktan sonra akraba olduklarını anlamak.

  27. Alıcı Çıkmak

    1) müşteri olmak 2) istemek, talip olmak. Örn: İzmir'den gelmiş birtakım hanımlar onu kız s

  28. Alışverişe Çıkmak

    Alım satım işi için çarşıya gitmek.

  29. Altından Çapanoğlu Çıkmak

    Girişilen işte başa dert olacak bir durumla karşılaşmak. Örn: Kısa kesmekten yanaydı ama p

  30. Altından Girip Üstünden Çıkmak

    1) malı, parayı düşüncesizce harcayıp tüketmek. Örn: Babasından kalan servetin altından g

  31. Anlaşmazlık Çıkmak

    Bir konuda uyuşmazlık söz konusu olmak. Örn: Miras dağılımında üvey annesiyle aralarında

  32. Aradan Çıkmak

    1) yapılması gereken öteki işlerle uğraşılabilmesi için bir iş önce bitirilmek 2) sıkış

  33. Arka Çıkmak

    Bir kimseyi başkalarına karşı korumak, kayırmak. Örn: Annesi arka çıktı da çocuğu dayakt

  34. Arka Kapıdan Çıkmak

    Okuldan başarısızlık nedeniyle ayrılmak.

  35. Askıya Çıkmak

    1) ipek böceği koza sarmak üzere dallara çıkmak 2) evlenecek kimselerin durumu nüfus kayıtlar

  36. Aslı Çıkmak

    Gerçek olduğu anlaşılmak, gerçek olduğu ortaya çıkmak. Örn: Söylenenlerin aslı çıkarsa

  37. Ateşi Çıkmak (yükselmek)

    Hasta vücut ısısı olağandan çok artmak.

  38. Aynı Kapıya Çıkmak

    Sonuç bakımından fark etmemek, aynı sonuca varmak. Örn: Talihin aşırısı da insanı eninde

  39. Ayyuka Çıkmak

    1) ses yükselmek. Örn: Camlar çerçeveler parçalanıyor, küfürler ayyuka çıkıyordu. -A. Ü

  40. Baltası Kütükten Çıkmak

    Bir engelden, bir sıkıntıdan kurtulmak.

  41. Başına İş Çıkmak

    Hoşa gitmeyen ve beklenmedik bir iş veya olayla karşılaşmak.

  42. Başına Kan Çıkmak

    Öfkelenmek, hiddete kapılmak, kontrolünü yitirmek. Örn: Bizim merkez memuru celallidir, başı

  43. Baskın Çıkmak (gelmek)

    Karşılaştırma konusu olan kimseyi geçmek, ona karşı üstünlüğünü göstermek.

  44. Baştan Çıkmak

    Ahlakı bozulmak, doğru yoldan ayrılıp uygunsuz işlere yönelmek. Örn: Edebiyatı zenginleşti

  45. Bildik Çıkmak

    Birbirlerini eskiden bildiklerini veya ailece tanıştıklarını anlamak. Örn: Hâlbuki ayrılık

  46. Bir Kulağından Girip Öbür Kulağından Çıkmak

    Söylenen söze önem vermemek. Örn: Fakat bütün bu sözler benim bir kulağımdan girip öbür

  47. Birinci Gelmek (çıkmak)

    Birçokları arasında en iyi olarak seçilmek.

  48. Borçlu Çıkmak

    Görülen hesapta vereceği kalmak. Örn: Para muamelelerinden borçlu çıkmıştı. -Y. K. Beyatl

  49. Boş Çıkmak

    Umduğu gerçekleşmemek, sonuç vermemek. Örn: Ben birkaç gündür arıyorum, birkaç yerlere ba

  50. Boşa Çıkmak

    Umut, düşünce vb. şeyler sonuç vermemek, gerçekleşmemek. Örn: Ümidim boşa çıkınca dizl

  51. Burnu Kafdağına Çıkmak (varmak)

    Kibirlenmek, şımarmak, burnu büyümek. Örn: Nikâh ettirir ettirmez kadının burnu Kafdağı'n

  52. Canı Burnundan Çıkmak

    Çok kızgın olmak, öfkelenmek. Örn: Öte yandan Osman da canı burnundan çıkarak 'karışma,

  53. Canı Çıkmak

    1) çok yorulmak veya çok zorluk çekmek. Örn: Çalışmaktan canım çıktı. 2) ölmek. Örn:

  54. Ceketini Alıp Çıkmak

    1) ilişkisini tamamen koparmak 2) hiçbir şey almadan birlikteliği bitirmek, ortaklıktan ayrılm

  55. Cerre Çıkmak

    Medreselerde okuyan softalar para ve erzak toplamak için belli aylarda köylere dağılıp imamlık

  56. Çeteye Çıkmak

    Keşif, yağma ya da kırıp geçirme amacı ile yapılan akınlara katılmak.

  57. Çileden Çıkmak

    1) olup bitenler karşısında sabrı ve dayanıklılığı kalmayıp taşkınlık göstermek. Örn:

  58. Cılkı Çıkmak

    Bozulmak, doğru ve uygun yolundan ayrılmak.

  59. Çıngar Kopmak (çıkmak)

    Gürültü, kavga çıkmak. Örn: Bu son rolü, ihtiyaten, büyük çıngarın kopacağı güne sak

  60. Cinleri (cin) Tepesine Çıkmak (binmek)

    Çok kızmak. Örn: Gidip oyunu seyretmiş. Seyretmiş ama, bütün cinleri de tepesine çıkmış,

  61. Çizmeden Yukarı Çıkmak

    Bilmediği, aklının ermediği, yetkisi dışındaki bir işe karışmak. Örn: Daha çoğunu iste

  62. Çürük (çürüğe) Çıkmak

    1) birinin sağlam olmadığı anlaşılmak 2) ask. sağlık durumunun elverişsiz olması yüzünde

  63. Dağa Çıkmak

    1) eşkıyalık etmek 2) hükûmete karşı gelmek için dağlara çekilmek.

  64. Dalıp Çıkmak

    1) deniz, göl vb. yerlerde suyun içinde kaybolup yeniden görünmek 2) deniz, göl vb. içinde kı

  65. Dediğinden (dışarı) Çıkmak

    Sözünü dinlememek. Örn: Dediğimden dışarı çıkarsa kendi bilir.

  66. Deli Çıkmak

    1) çıldırmak 2) mec. çok sinirlenmek.

  67. Dili Bir Karış Dışarı Çıkmak (sarkmak)

    Koşmaktan, yürümekten ve yorulmaktan çok susamak. Örn: Koştu koştu da dili bir karış sarkt

  68. Dinden İmandan Çıkmak

    Kendini kontrol edemeyecek kadar çok öfkelenmek, çok sinirlenmek.

  69. Doğru Çıkmak

    Gerçek olduğu anlaşılmak. Örn: Bu bari doğru çıksaydı, yazarlığıma geçmişte bir ipucu

  70. Dumanı Tepesinden Çıkmak

    Bir acının ateşiyle yanıp tutuşmak.

  71. Elden Çıkmak

    1) malı olmaktan çıkmak, malı satılmak 2) kaybedilmek. Örn: Selanik elden çıkınca ailesi Ä

  72. Eli Boş Çıkmak

    UmduÄŸunu alamamak, baÅŸarısızlığa uÄŸramak. Örn: SaÄŸa döndü, sola baktı, seksen sergüzeÅ

  73. Elinden Bir Kaza (sakatlık) Çıkmak

    İstemeyerek birini yaralamak veya öldürmek. Örn: Belki elinden bir kaza çıkar diye evine girm

  74. Elinden Kan Çıkmak

    Cinayet işlemek. Örn: Kırk kanını Allah'a affettirmeye çalışırken kazara, elinden yeni bir

  75. Emekliye Ayrılmak (çıkmak)

    Emekli olmak, tekaüde sevk olunmak. Örn: Sakatlığımı öne sürerek emekliye ayrılmamı istey

  76. Evci Çıkmak

    Tatil günlerinde okul, kışla vb.nden eve gelmek.

  77. Eve Çıkmak

    1) aileden ayrılıp ayrı bir evde oturmak 2) öğrenci yurttan ayrılıp ev kiralayarak yaşamak.

  78. Falso Çıkmak

    Bozuk olmak. Örn: Yüzde beş yüz kâr beklediği bu işlerin alt tarafı falso çıkınca apış

  79. Ferz Çıkmak

    Satrançta piyon, karşıdaki en son kareye kadar sürülüp vezir olmak.

  80. Fırsat Düşmek (çıkmak)

    Bir imkâna kavuşmak. Örn: Evet mademki fırsat düşmüştü. Cesaretini göstermek lazımdı. -

  81. Foyası Meydana (ortaya) Çıkmak

    Bir olay dolayısıyla bir kimsenin kötü niteliği ortaya çıkmak. Örn: Utanmazlık siyasetinin

  82. Girip Çıkmak

    1) bir yere kısa süre kalmak üzere uğramak 2) bir yere sık sık gelmek. Örn: Onun yanımızda

  83. Göbeği Çıkmak

    Şişmanlamak. Örn: Benim oğlanın göbeği çıkıyormuş da biraz, her sabah koşu yapıyor, de

  84. Görücüye Çıkmak

    Evlenmesi söz konusu olan kız görücüye görünmek. Örn: Onu indirmek, görücüye çıkmaya r

  85. Gözü Kara Çıkmak

    Korkusuz olduğu anlaşılmak. Örn: Gözü kara çıkmış, yaşamın bozuk para gibi harcanabilec

  86. Gürültü Çıkmak

    Kavga, tartışma, karışıklık olmak. Örn: Bir gürültü çıkarmadan buradan gidiniz... -H. R

  87. Hakikatsiz Çıkmak

    Yakınlığı ve bağlılığı sürekli olmamak. Örn: Dost bildiğim insan hakikatsiz çıktı.

  88. Haklı Çıkmak

    Davasının, iddiasının, düşüncesinin veya davranışının doğru olduğu anlaşılmak. Örn:

  89. Haşadı Çıkmak

    1) bozulmak, işe yaramaz duruma gelmek 2) çok yorulmak, bitkinleşmek.

  90. Her Boyaya Girip Çıkmak

    Çeşitli işlerde kısa süre de olsa çalışmış olmak.

  91. Her Kafadan Bir Ses Çıkmak

    Bir konu üzerinde herkes rastgele konuşmak. Örn: Her kafadan bir ses çıkıyor, sen kazandın b

  92. Hırtlambası Çıkmak

    1) perişan bir biçimde giyinmiş olmak 2) eşya, çok eskiyip dökülür durumda olmak. Örn: Kol

  93. Hışırı Çıkmak

    1) eşya, çok hırpalanıp örselenmek 2) insan ağır işlerle uğraşıp çok yorulmak.

  94. Hurdası Çıkmak

    Eşya, kullanılmayacak duruma gelmek, eskimek.

  95. İçeriden Çıkmak

    Hapisten kurtulmak, serbest kalmak. Örn: Umarım şimdi anlıyorsundur uzun süre yatan kişilerin

  96. İçi Dışına Çıkmak

    1) kusmak 2) kusacak duruma gelmek. Örn: Cip hazır, dedi. İnşallah süspansiyonu iyidir yoksa y

  97. İhramdan Çıkmak

    Hac görevini tamamladıktan sonra giyilen ihramı çıkarmak.

  98. İkisi Bir Kapıya Çıkmak

    Aynı sonuca varmak, aynı sonucu doğurmak.

  99. İnsaflı Çıkmak

    Anlayışlı, hoşgörülü olduğu belli olmak. Örn: Gelinin babası insaflı çıktı da verdi G

  100. İnsan İçine Çıkmak

    Toplum içine karışmak, başkalarıyla ilişki kurmak.



Mesaj / Bildirim Gönderin