1) eliyle dokunmamak 2) mec. hiç karışmamak, bir şey yapmamak. Örn: O gün akşamı böyle ett

Bir şeyin değerini veya ününü azaltacak işler yapmak. Örn: Bu iki yazarın usta hikâyeci va

Herhangi bir yiyeceği veya içeceği hiç yememek veya içmemek.

İstemediği hâlde birinin işine yarayacak biçimde davranmak. Örn: Bu name, cumhuriyetçilerin

... yaşında olmak. Örn: Artık çocuk değilsin, on yedi yaşını sürüyorsun. -O. V. Kanık.

Yağlı ve karakucak güreşlerinde iki dirseğin ya da sırtın yere değdiği, göbeğinse havaya

Düzen, hile yapmak, bir kimseyi oyuna getirmek, zor duruma sokmak.

Her zaman sözünü etmek, söylemek. Örn: Bu ne cehennemdir lafı ağzından düşmüyordu. -N. C

Bir kimsenin haksız yere kötü tanınmasına yol açmak.

Altın Para Sisteminin uygulandığı dönemlerde yeni para basımında, Darphane tarafından sikken

Normal aybaşı kanaması 2-7 gün devam eder. Bazı kimselerde bu süre uzar. O zaman rahimde ur ve

Boyamak. Örn: Kimi kirpiklerine boya sürüyordu. -R. H. Karay. Kıpkızıl bir boya çektin odanÄ

Buğday başaklarına tebelleş olan ilkel mantar, bu mantardan ileri gelen hastalık.

Taneleri körleştiren ve sırasında çavdarı boysuz bırakan bazitlimantar.

Kahveyi pişirmek için cezveyi ateşe koymak.

Saban, pulluk kullanarak toprağı ekilebilir duruma getirmek.

Bir işin olmasında engel, güçlük çıkarmak. Örn: Bakanlıktan biri bir çivi sürer diye kor

Gebe kadın çocuğunu vaktinden önce ve ölü olarak doğurmak, düşük yapmak. Örn: Beklenmedi

Taneleri körleştiren ve gelişmeyi durdurarak, sapı çoğu kez yarı boydan kısa bırakan bir ç

Yayılmak, kaplamak. Örn: Yüreğinde onmaz bir karıncalanma vardı onmaz bir kıpırtı dal sür

Çok korkutmak, dehşete kapılmasına sebep olmak. Örn: Korkunç jestlerle yaptığı kara bulut

Sürekli olarak aynı kiÅŸiden veya ÅŸeyden söz etmek, sık sık anmak. Örn: Dilinden hiç düşÃ

Sarayda divan kurmak.

Düvenle ekinlerin tanelerini başaklarından çıkarmak.

1) dokunmamak, değmemek 2) bir işi yapmamak, ilgilenmemek. Örn: Canım dalga geçmek, akşama ka

Bir şeyle sürekli ilgilenmek, elden düşürmemek.

Sürekli onunla ilgilenmek. Örn: Kendileri sanata çok meraklılar, ellerinden hiç kitap düşür

Bir dilekte bulunmak için bir kişiye yalvarmaya gitmek.

İyi günler geçirmek, mutlu zamanlar yaşamak.

Âşık olmak, sevdalanmak. Örn: Biraz aklı olsa bizim Rabia'ya gönül düşürür mü? -H. R. G

Hırsızlıkta çok becerikli, çok usta olmak.

Okunan Kur'an'ı, önündeki Kur'an'dan takip etmek.

Heyecanlandırmak. Örn: Adına ve şimdi gördüğüm şahsiyetine zaten hayran olduğum büyük a

1) işbaşında olmak. Örn: Kral otuz yıl hüküm sürdü. 2) yaygın olmak. Örn: Hüküm süre

Sanığın savunmasını yaparken, üstüne atılan suça karşı yaptığı açıklama ve bildirile

1) öne doğru yürütmek 2) bir düşünceyi veya tasarıyı önermek, serdetmek. Örn: Ne var ki

1) izlemek, arkasından gitmek, takip etmek. Örn: Sonradan onun da izini sürüp yerini buldum. -Y

Kimi nedenler dolayısıyle önceden gösterilemeyen kanıtların yargılamanın yenilenmesi için y

Zıvanalı geçmelerde dış tarafa gelen parçaların testere ile kesilmesi işlemi.

Hile ile yakalamak. Örn: İçindekiler kendilerini ayaklarıyla bir kapana kıstırmışlardır. -

Kara çalmak. Örn: Gericiliği, insanlara kara sürme suçlamalarını kabul etmedi. -K. Tahir.

Yenime karşı korumak ereğiyle, metal yüzeyleri, katımsıyağ sürerek örtme işlemi.

Her şeyden elini ayağını çekip yalnız başına yaşamak. Örn: Büyük din adamlarının keş

Kılıç çekerek saldırmak. Örn: Kale kapılarında Allah adına birbirine kılıç üşürenler

1) kınayı su ile karıştırıp bulamaç kıvamına getirerek boyanacak yere sürmek. Örn: Bazı

Değerini veya şerefini sarsmak. Örn: Handan'ı küçük düşürdüğünü, asıl suçun da bu o

Birine onurunu sarsacak biçimde iftirada bulunmak, suç yüklemek, lekelemek. Örn: Annemi kıskan

Gizli amaçlarını, gerçek kişiliğini ortaya çıkarmak.

1) iyi ve rahat yaşamak 2) yaşamı belli şartlar içinde sürüp gitmek.

1) birini ilk önce harekete geçmesi için önermek 2) ileri sürmek.

1) artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek veya önermek 2) rekabet etmek.

1) toprağı sabanla kazıp altüst etmek 2) sp. güreşte, hasmı ayaklarından tutup yüzükoyun y

1) hükümdarlık etmek 2) bolluk içinde yaşamak.

Bir durumun getirdiği, sağladığı olanaklardan yararlanmak. Örn: Uzun yıllar cefasını çekt

Sürmemantarıgillerden ileri gelen ve tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastal

Çapraza alınan güreşçiyi çelme takılacak duruma getirip düşürebilmek için gerisingeri gö

Ağaca açılan kanalda, ya da ağaca tutturulmuş madensel kanal içinde, kendi doğrultusunda hare

Gözleri sürme ile boyamak. Örn: Kirpiğine sürme çek, kına yak parmağına. -R. C. Emek.

Çok büyük parçalar için uygulanan ve önce bir eritken çözeltisine daldırıldıktan sonra, e

Yatay kanallara giren özel eklentiler yardımıyla kendi doğrultusunda sağa-sola giderek açılı

Sürme kapaklarda kullanılan özel kilit. .

Tutuklunun bu durumunun daha sürüp sürmeyeceği belli süreler içinde Sorgu Yargıçlığınca i

Sinema Sürüm işlemi.

Kuşlar (Aves) sınıfının, ötücü kuşlar (Passerifomes) takımının, çalı kuşugiller (Regu

(Regulus ignicapillus) Ötücü-kuşlar (Passeriformes) takımının çalıkuşugiller (Re-gulidae)

Ötücü kuşlar (Passeriformes) takımının, bozboğangiller (Prunellidae) familyasından, Türkiy

Kuşlar (Aves) sınıfının, yağmur kuşugiller (Charadridae) familyasından bir tür.

Gerilimi azaltmak. Örn: Hiç değilse önde gelen fırkacıların tansiyonunu düşürmeyi de ümi

(Divan edebiyatı terimi) Bir olay üzerine, harfleri ebcet hesabınca o olayın yıl tarihini göst

Önemli sayılan bir olayın, çoÄŸunlukla koÅŸuk biçiminde söylenen sözlerle, ebcet hesabına gÃ

Önemli sayılan bir olayın, çoÄŸunlukla nazım biçiminde söylenen sözlerle, ebcet hesabına gÃ

Böbrekte oluşan kum ve taşları vücuttan atmak.

Satranç, dama, domino vb. oyunlarda taşlardan birini oynatmak.

Sıkıntı, üzüntü veya zarar oluşturacak bir duruma sokmak.

Bir şeyi birçok kez tekrarlamak. Örn: Bu gerekçeyi tam beş yıldır temcit pilavı gibi ev sah

Zarar verici bir eyleme, komploya uğratmak. Örn: Eski arkadaşının bir tertibe düşürüldüğ

Sp. kısa vuruşlarla, topu kaçırmadan karşı takımın kalesine veya potasına doğru götürmek

Tablalara ya da ağaç levhalara, silindirleri arasından geçerken tutkal süren özel makine.

Verimli olmaya engel olmak. Örn: Siyasi amaçlı ... işi yavaşlatma, verim düşürme ve diğer

Gurbete düşmüş bir insan, ne denli varlık içinde bir yaşam sürüyor olsa da doğup büyüdü

Sinema Yeniden sürüm işi.

Mertliğe aykırı davranışta bulunmamak.

Yapılması güç bir işin, büsbütün güç şartlarda gerçekleştirilmesini istemek.

Aşırı sevgi göstermek için yere eğilmek.