Birini yönetimi altına almak, kaçamak bulamayacağı duruma getirmek. Örn: Muhasebe ile defter

Hesap sormak veya bir şey istemek için tutup bırakmamak. Örn: Sonra eşyaya bir zarar gelecek o

İstediği şeyi almak veya dövüşmek için birini bırakmamak, zorlamak.

Bezdirecek kadar üstüne düşmek, rahat vermemek, ısrar etmek. Örn: Kendimi unutturup kaybettir

Kendisine karşı sorumlu olan kimseden ahirette hesap sormak. Örn: Artık sana dünyada rastlayam

(Muscicapa albicollis): Ötücü-kuşlar (Passeriformes) takımının sinekkapangiller (Muscicapidae

Tanrı bol harcayana bol, az harcayana az verir.

anat. Aorta abdominalis'in son kısmından ayrılan ve başlıca arka bacağı vaskularize eden atar

anat. Aorta abdominalis'in, iki a. iliaca externa'yı verdikten sonra ikiye çatallanmasıyla oluşu

anat. A. iliaca interna ile a. iliaca externa'nın ortak kökü.

anat. Aorta abdominalis'ten çıkan ilk viseral kök. Karaciğer, dalak, mide, pankreas ve onikiparm

anat. Kuyruk sokumu kemiğinin ala sacralis’i ile ilyum kemiğinin ala ossis ilii'si arasındaki ek

Bir acıyı onu çekenden başkası tam anlayamaz veya aynı ölçüde üzülemez.

Hasmın pek önemsenmediğini anlatan bir söz.

Hakir görmek, gözden çıkarmak. Örn: Bunlar kolay kolay ayakaltına alınamaz, değil mi? -R. N

Ezilmesine, yok olmasına göz yummak, korumamak.

Bir işe yaramadığı hâlde herkesin işine engel olacak bir biçimde ortalıkta dolaşmak.

Az sayıda kötü insan, çok sayıda iyi insanın başını belaya sokabilir.

Bekâr kimse parasını gereksiz harcar, yaşayışı ise düzensizdir.

Kimi orta ve büyük kentsoylu tabaka üyelerinin işlerini alışılmış biçimde yürütmeleri s�

Memeliler (Mammalia) sınıfının, yarasalar (Chiroptera) takımının, fare kulaklı yarasagiller

Üretim sürecinde bedensel gücüyle çalışmayıp düşünsel etkinlikte bulunan ve maaş/ücret

Kol gücünden çok kafa gücü ile yürütülen işlerde çalışanlar.

Bir çatı altında dirlik düzenlik içinde yaşamak.

Çağın gerektirdiği gelişmişlik düzeyine ulaşmak.

Yakasına yapışıp sıkıca tutmak. Örn: Şimdi karakoldan görürlerse kudurmuşsun diyerek ça

1) konuya en önemli yerinden yaklaşmak 2) birinin en zayıf noktasından yararlanmak.

Suçunu, kendi konuşması ile açığa vurmak.

Dermisin epidermisle birleştiği alanlarda mekik veya yaka tarzında uzanmış hiperplastik alan, e

anat. Peritonla iç bel kasları arasında bulunan ak zar.

Beklenmedik bir zamanda istenmeyen bir durumla karşılaşmak.

Argo gösteriş yapmak, caka yapmak, çalım satmak. Örn: Okula gidiyor diye fiyaka söküyor bize

Argo bilerek veya bilmeyerek gereğinden fazla açılmış olan göğüs, bacak gibi vücudun belirl

Bir kimseyi karşı koyamayacak duruma getirmek.

anat. Plexus cardiacus'a dağılmış, genellikle subepikardiyal olarak bulunan çok sayıda küçü

anat. Mide mukozasının pars cardiaca’sında yer alan bezler.

Her şey gerektiği yerde ve zamanda harcanmalıdır.

Her türlü fedakârlığı göze alıp ödün vermek, ilkelerden vazgeçmek.

Başkasına kötülük yapmayı tasarlayan kimse, kötülüğünü yapmaya fırsat bulmadan cezasın

Ani gelişen bir olayla beklenmedik bir biçimde karşılaşmak. Örn: Hazırlıksız yakalandığ�

Dış görünüşü ile başkalarının hoşuna giden bir şeyin veya durumun gerçekte kötü yönl

Kıyamette ondan davacı olmak. Örn: Babanın kanını yerde korsan öteki dünyada iki elim yakan

Geçim sıkıntısından bir türlü kurtulamamak, borçtan kurtulamamak.

Maddi sıkıntıdan kurtulup rahata erememek. Örn: Burada kızlar çok pahalıdır. Evlenen adam k

anat. Yürek çöküntüsü.

anat. 1. Akciğerlerde kalp hizasında bulunan çentik 2. Yemek borusuyla mide arasında oluşan dar

İçinden çıkılmaz bir duruma düşmek, ele geçmek. Örn: Onlar beni kapana koyacaklarını san

Karacın emme döşemine bağlanmasına yarayan, eksenine dik düzlem parçası.

Türkiye’de Karadeniz kıyı şeridinde bulunan, vücudu beyaz renkli, ancak % 10 oranında tamamen

1) kurtulamayacak veya çözülemeyecek biçimde tutmak, sımsıkı tutmak. Örn: Gecelerden bir ge

Tanrı kendisine kısmet vermemiş olan yaratık, yararlanılacak şeyi elde etmek kolaylaştığı

anat. İlye kemiği ibiği.

Sayısal olarak değerlendirilebilir bir ölçüte göre işlerini daha iyi yapan işçilere yapıla

Üretim sürecine bedensel gücüyle katılarak maaş/ücret karşılığı çalışan kişiler. kr�

Daha çok kol gücüyle yapılan işlerde çalışanlar (işçiler).

In vitro tercümeyi engellemek üzere, mRNA olarak çift yapma yeteneğine dayalı mRNA’ya karşıl

anat. Yemek borusunun açılmış olduğu mide bölümü.

anat. Perikardiyumun üzerini saran zar.

anat. Regio abdominis cranialis’in alt bölgesi.

anat. Kalp bölgesi.

Kûfîye benzer, satırları dar, harfleri noktasız olarak yazılan, Osmanlı Türklerine özgü bi

Büyüklerin verdiği her öğüt yaşadıkları veya tanık oldukları bir olaya dayanır, bir büy

Sayısal ya da örneksel özel veri toplama aygıtları aracılığıyla verinin, gerçek zamanlı b

Kurak ülke topluluklarının yağmur yağdırmak amacıyla başvurdukları dinsel ve büyüsel işl

Kılığı kıyafeti dağınık bir durumda.

Hiçbir itiraz dinlemeden ve zorla, apar topar götürmek.

Sinema/TV. Konuşanın yakasına ya da mendi cebine yerleştirilebilen çok ufak sestoplar.

Bir sanığın tutuklanma belgesi dışında, özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanması.

Tutuklanması gereken kişi kaçak olur ya da saklanmış bulunursa, yetkili savcı ya da yargıç t

Yabani hayvanlar ve kanatlılarda korku, aşırı gayret ve çabalamayı izleyen ve ölümle sonuçl

Pullu sürüngenler (Squamata) takımının, agamagiller (Agamidae) familyasından, 30 cm kadar uzun

(Chlamydosaurus kingi): Pullu-sürüngenler (Squamata) takımının agamagiller (Agamidae) familyas�

(Yun. khoane: huni kytos: boşluk) Süngerlerin vücut boşluğunu döşeyen ve üzerinde yaka şekl

Bir hücrelilerin (Protozoa), kamçılılar (Flagellata) sınıfının, dibinde kasılabilen bir yak

Bir hücrelilerin (Protozoa), kamçılılar (Flagellata) sınıfının, dibinde kasılabilen bir yak

Dişsizler (Edentata) takımının, tembel hayvangiller (Bradypodidae) familyasından, 65 cm kadar u

(Bradypus torquatus) Dişsizler (Edentata) takımının tembel-hayvangiller (Bradypodidae) familyas�

Pullu sürüngenler (Squamata) takımından, 40 cm kadar uzunlukta, küçük böcek, örümcek ve ke

(karşılık: koanosit), (Yun. khoane = huni, Yun.kytos = boşluk) Kamçısının dibinde huni biçi

Kedi ve köpeklerin baş bölgesinde yapılan operasyon veya yaralara hasar vermemelerini sağlamak

(Choanoflagellata), (Yun. khoane = huni, Lat. flagellum = kamçı): Birgözeli hayvanlardan kamçıl

Varlığına inanılan doğaüstü bir güce yöneltilen, çoğunlukla sözlü, belli bir biçim alm

Gücüyle başaramadığı bir dileğini gerçekleştirmek isteyen birey ya da toplumun, doğaüstü

Bazı dillerde dualarda kullanılan ( bir kip ).

Söylenmesinden kaçınılan (söz, sövgü veya açık saçık nükte). Örn: Bir yandan yakası a

Zorlamak, baskı yapmak. Örn: Bereket versin hekimler sıkı bastılar, yengem de yakana çöktü

Bir şeyin, bir kimsenin etkisinden kendisini kurtaramamak. Örn: Ooo ... dedi, konukların en yaş

Bir işten kurtulmak. Örn: Pek sıkboğaz ederlerse bakalım bir sırasını düşürebilirsek yol

Kaçamayarak ele geçmek, yakalanmak. Örn: Bu konuda hiç kimsenin yakayı ele vermeyeceğine şim

Bir kimsenin yalan söylediğini anlamak. Örn: Yalanını yakalamış gibi başını salladı. -Ya

Çok yalvarmak. Örn: Hasta olurlarsa hastaneye götürür, doktorlara, hademelere yalvar yakar olu

uysal ve uslu göründüğü hâlde sinsice kötülük yapan anlamında kullanılan bir söz.

Güçsüz, eksik ve yanlış bir tutum ve davranışı yüzünden zor durumda bırakmak. Örn: Kend