Aranan: Kalmak

  1. İngilizce Yardımcı Fiiller Geçmiş Zaman - Past Tense of Modal Verbs

    İngilizce Yardımcı Fiiller Geçmiş Zaman - Past Tense of Modal Verbs; Uzun kalmak istemedik - We did not want to stay long. Bir şey içmek istemedik - We did not want to drink anything. Rahatsız etmek istemedik - We did not want to disturb you.

  2. İngilizce Yapmak Zorunda Kalmak - Have to do Something

    İngilizce Yapmak Zorunda Kalmak - Have to do Something; Erken kalkmak zorundasın - You must get up early. Çok çalışmak zorundasın - You must work a lot. Dakik olmak zorundasın - You must be punctual.

  3. Franchising İşlemleri

    Dilimizde tam karşılığı olmamakla birlikte “münhasır satış ve servis imtiyazı”, “isim ve işletme hakkını kullanma” şeklinde kullanılmaktadır ancak bu da yetersiz kalmaktadır.

  4. Hansel ve Gretel Masalı

    Hansel ve Gretel, fakir bir oduncunun çocuklarıdır. Oduncunun karısı (bazen çocukların annesi, bazen de üvey annesi olarak anlatılır) aç kalmaktan korktuğu için eşini çocukları ormana götürüp bırakmaya razı eder.



  1. (bir İş) Kâğıt Üzerinde (üstünde) Kalmak

    1) yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak 2) kararı bağlandığı hâlde uygulanm

  2. (bir İş) Sürüncemede Kalmak

    Bir iş sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmek, uzamak, askıda kalmak, bir türlü sonuçlanamam

  3. (bir Şey) Kursağında Kalmak

    İstenilen bir şey gerçekleşememek, yarım kalmak.

  4. (bir Şey) Muallakta Olmak (kalmak)

    Sonuca bağlanmamak, sürüncemede kalmak.

  5. (bir Şeyin) Altında Kalmak

    1) ezilmek. Örn: Bir şey değil, karşıdan bir otomobil filan gelir de altında kalırım diye k

  6. (bir Şeyin) Yüzüne Hasret Kalmak

    O şeyden yoksun kalmak, hasret kalmak. Örn: Burada yağdan yumurtadan geçtik, ekmek yüzüne has

  7. (bir Yere) Kakılıp Kalmak

    Beklemek zorunda kalmak, hiçbir yere gidememek. Örn: Dedeye -yeni şakirdiniz efendim- diyerek ç

  8. (birinin) Başına Kalmak

    İstemediği hâlde bir işi yapmak veya bir kimseye bakmak zorunluluğu ile karşılaşmak. Örn:

  9. (birinin) Eline Kalmak

    Ondan başka yardım edeni olmamak, yalnız ona muhtaç olmak.

  10. (birinin) Hatırı Kalmak

    Gücenmek, kırılmak. Örn: Eve geldiğiniz, gittiğiniz, bir yerde rastlaştığımız zaman elim

  11. (birinin) Parmağı Ağzında Kalmak

    Şaşakalmak, şaşmak, hayret etmek. Örn: Haftasına kalmadı, o sert şiş kayboldu, semirmeye b

  12. (birinin) Üstüne Kalmak

    Güçlükler birinin omuzlarına yüklenmek. Örn: O giderse bütün yük kızın üstüne kalacak.

  13. (biriyle, Bir Şeyle) Baş Başa Kalmak

    Biriyle veya bir şeyle yalnız kalmak. Örn: Düşünceleriyle, iç sesiyle baş başa kalmayı te

  14. Abazan Kalmak

    1) uzun süre cinsel ilişkide bulunmamak 2) aç kalmak.

  15. Aç Açık Kalmak

    Yoksulluk içinde, evsiz barksız kalmak.

  16. Aç Kalmak

    1) karnını doyuramamak. Örn: Fatma'nın yemek çantası olmasaydı, dün aç kalmıştım. -F. R

  17. Aç Kalmak, Borçlu Olmaktan İyidir

    Sözünün eri olana, borcunu ödeyememek aç kalmaktan daha ağır gelir.

  18. Aç Susuz Kalmak

    1) yoksulluktan yaşayamayacak bir duruma gelmek 2) yoksul bir duruma düşmek.

  19. Açıkta Kalmak (olmak)

    1) iş ve görev bulamamak 2) yersiz yurtsuz kalmak 3) birkaç kişinin birlikte eriştiği bir iyil

  20. Âciz Kalmak

    Çok uğraşmasına karşın bir işi yapamamak. Örn: Kitaplar Taptuk'u anlatmaktan âciz kalır.

  21. Adı Kalmak

    Bir kimse veya bir şey öldükten, ortadan çekildikten sonra dillerde yalnız adı dolaşmak.

  22. Afişte Kalmak

    Tiy. oyun ilgi görerek günlerce oynanmak. Örn: Oyunun afişte kalması için başarıyla oynanma

  23. Ağzı Açık (bir Karış Açık) Kalmak

    Çok şaşırmak, şaşakalmak. Örn: Başımı kaldırıp yukarı bakınca şaşkınlıktan ağzı

  24. Ağzı Açık Kalmak

    Şaşırmak. Örn: Dillere destan İstanbul nezaketini o evde gördüm, ağzım açık kaldı. -A.

  25. Ahı Gitmek Vahı Kalmak

    İyice zayıflamak, iş göremez duruma gelmek.

  26. Akim Kalmak

    Sonuca ulaşamamak, başarı sağlayamamak.

  27. Aklı Kalmak

    Beğendiği bir şeyi düşünmekten kendini alamamak.

  28. Aklında Kalmak

    1) hatırlamak. Örn: Aklımda kaldığına göre, Raşit çocukla aramızda ancak iki üç aylık

  29. Altta Kalmak

    1) herhangi bir iyiliğin karşılığını ödeyememek 2) herhangi bir çatışmada, çekişmede ye

  30. Apışıp Kalmak

    Ne yapacağını bilemez duruma gelmek. Örn: Bu sonsuzluğun içinde işte besbelli sen de kendini

  31. Arada Kalmak

    İki tarafı uzlaştırmak üzere araya girme dolayısıyla güç duruma düşmek.

  32. Arka (geri) Planda Kalmak

    1) gözden düşmek 2) önemini yitirmek, değersizleşmek.

  33. Arkada Kalmak

    1) geriden gelmek, geride kalmak 2) değerce ileride olanların arkasında kalmak, ileri gidememek.

  34. Arkaya Kalmak

    Geride kalmak, sonraya kalmak, geriden gelmek.

  35. Arzusu Kalmak

    İsteği yerine gelmemek, hevesini alamamak. Örn: Arzum kaldı toprağında taşında -Halk türk

  36. Asıda Olmak (kalmak)

    Bir işe son verilmeyip öylece bırakılmış olmak. Örn: Bu iş bundan fazla asıda kalamaz.

  37. Askıda Kalmak

    Bir iş bir engel dolayısıyla sonuca varamamak.

  38. Ayakta Kalmak

    1) oturacak yer bulamamak 2) yıkılmamak, çökmemek. Örn: Bu yapı beş yüz yıldan beri ayakta

  39. Ayazda Kalmak

    1) soğukta kalmak 2) argo boş yere beklemek 3) argo eline bir şey geçmemek.

  40. Azınlıkta Kalmak

    Bir toplulukta belli bir sorun üzerine oy verenler, karşı düşünceye oy verenlerden daha az olm

  41. Azraile Bir Can Borcu Olmak (kalmak)

    1) nasıl olsa öleceğini kabul etmek 2) hiç kimseye borcu kalmamak, bütün borçlarından kurtul

  42. Bağlanıp Kalmak

    Tutulmak, sevdalanmak. Örn: Bunca güzellere bağlandım kaldım / Ne bir vefa aldım ne faydaland

  43. Bağlı Kalmak

    Uymak, tabi olmak. Örn: Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalac

  44. Başa Baş Gelmek (kalmak)

    1) eşit olmak, denk olmak 2) berabere kalmak.

  45. Başı Darda Kalmak

    Parasızlıktan dolayı sıkıntıda olmak.

  46. Başıboş Kalmak

    Baskı altında bulunmamak, karışanı, görüşeni olmamak.

  47. Baskıda Kalmak

    Yağmur yağdıktan sonra toprağın üst kısmı sertleşerek tohumlar fidelenip toprak üstüne ç

  48. Başsız Kalmak

    1) yöneticisi, başkanı bulunmamak. Örn: Fakat o gözünü kapayınca başsız kalan konak ... -

  49. Bekçi Kalmak

    Koruyucu, gözcü, denetleyici olarak beklemek. Örn: Yıkılan o saltanatlar üzerinde bir kandil

  50. Berabere Kalmak

    1) aynı sayıyı almak 2) başa baş gelmek.

  51. Beş Parasız Kalmak

    Harcayacak parası olmamak. Örn: Kış hâlâ çok zordu. Beş parasız kalındığı günler sür

  52. Bir Atımlık Barutu Olmak (kalmak)

    Bir konuda yapabileceği çok az şeyi bulunmak.

  53. Bir Deri Bir Kemik (kalmak)

    Çok zayıf (olmak). Örn: Zaten bir deri bir kemik, zayıf bir adamdı. -S. Birsel.

  54. Bodur Kalmak

    1) boyu uzamamak. Örn: Boyu bosu kötü toprağa düşmüş İdris ağacı gibi bodur kalmış. -Y

  55. Boş Kalmak

    1) kimse oturmamak. Örn: Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem

  56. Boynunda Kalmak

    Bir sözü iletmediği veya birine ödenecek parayı ödemediği için üzerinde borç kalmak.

  57. Büzülüp Oturmak (kalmak)

    Bir kenarda çekingen bir tavırla oturmak. Örn: Ankara'ya kadar bir köşeye büzülüp kaldım.

  58. Çağ Dışı Olmak (kalmak)

    1) çağın gerektirdiği şartların gerisinde kalmak 2) ask. yedek askerlik çağını doldurmuş

  59. Çağın Gerisinde Kalmak

    Gelişmelere ve yeni düşüncelere uyum sağlayamamak, ayak uyduramamak. Örn: Ben yeniliklere yab

  60. Cahil Kalmak

    Bilgi edinememek, bilgisi olmamak. Örn: Bu konularda yeni kuşağın yanında her zaman cahil kalm

  61. Çakılı Kalmak

    1) yerini veya biçimini değiştirmeden durmak 2) iz bırakmak. Örn: O günkü sözleri çakılı

  62. Çakılıp Kalmak

    Bir yerde uzun süre hareketsiz kalmak. Örn: Bir arıza yapsa araba çakılıp kalacağız. -Ç. A

  63. Çaresiz Kalmak

    Çözüm yolu, çıkar yolu bulamamak. Örn: Köyde kim çaresiz kalırsa, kimin işi bozulursa İs

  64. Cascavlak (ortada) Kalmak

    Bütün imkânları elinden alınmak. Örn: Bütün paran yok olur gider, cascavlak ortada kalırs

  65. Cereyanda Kalmak

    1) kapalı bir yerde, karşılıklı açık pencere veya kapı arasında meydana gelen hava akıntı

  66. Cevapsız Kalmak

    Cevap alınamamak. Örn: Suallerim cevapsız kaldı. -N. F. Kısakürek.

  67. Çocuk Kalmak

    Büyümüş olmasına rağmen çocukça düşünceler taşıyıp çocuk gibi davranmak. Örn: Araya

  68. Çoluk Çocuk Elinde Kalmak

    Deneyimsiz, çok genç kişilerin eline geçmek.

  69. Çözümsüz Kalmak

    Çözümü olmamak, çözüm bulunamamak. Örn: Yalın bir söyleyişin altında hemen hep çözüm

  70. Darda Kalmak

    1) paraca sıkıntı içine girmek 2) zor duruma düşmek. Örn: Lala da pek darda kaldığı zaman

  71. Devede Kulak (kulak Gibi) Kalmak

    1) çok az önemi olmak, söz etmeye değer bulmamak. Örn: Kitaptan öğrendikleri, hayattan gözl

  72. Devre Dışı Kalmak

    Konudan uzak düşmek, konuyla ilgilenememek.

  73. Dikilip Durmak (kalmak)

    Bir yerde kısa bir süre ayak üstünde durmak. Örn: Dükkânın önünde bu kadar dikilip kalmas

  74. Dımdızlak Ortada Kalmak

    Elindeki her şeyi, imkânlarını yitirmek. Örn: Zehra dımdızlak ortada kalacak. -A. İlhan.

  75. Diri Kalmak

    1) dinç, sağlıklı görünmek 2) pirinç, bulgur vb. bakliyat gereği kadar pişmemiş olmak. Ör

  76. Dışında Kalmak

    Karışmamak, ilgilenmemek. Örn: Hiçbir şeye karışmadan olayların dışında kalmak isteyenle

  77. Don Yağının Tortusu Gibi Kalmak (oturmak)

    Çevresindekilerle iletişim kurmadan ilgisiz ve donuk kalmak.

  78. Dört Duvar Arasında Kalmak

    Evde, kapalı bir yerde kalmak zorunda olmak. Örn: Ömrünü dört duvar arasında geçirmiş, ço

  79. Dudak Dudağa Gelmek (kalmak)

    Öpüşmek. Örn: Bir zaman böyle birbirini karşılıklı öpücüklere boğduktan sonra, nefesle

  80. Dul Kalmak

    Kadın veya erkeğin eşi ölmek. Örn: Hatice Hanım pek genç dul kalmış zengin bir hanımcağ

  81. Elde Kalmak

    Geride kalmak. Örn: Çöküyor dört tarafa uğursuz bir karanlık / Elde kalan, çökmeyen bir ş

  82. Eli Böğründe Kalmak

    Başarısızlığa uğramak, bir şey yapamaz duruma düşmek.

  83. Eli Kolu (eli Ayağı) Bağlı Kalmak (durmak Veya Olmak)

    Bir engel dolayısıyla hiçbir iş yapamaz duruma gelmek. Örn: Diplomatlarımıza, büyükelçili

  84. Elinde Kalmak

    1) birinin bakımında, yönetiminde olmak 2) bir şey satılamayıp sahibinde kalmak.

  85. Esen Kalmak

    Ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı, sıhhatli olmak. Örn: Şen ve esen kalınız.

  86. Ettiği Yanına (kâr) Kalmak

    Yaptığı kötülük karşılıksız kalmak, cezasını görememek.

  87. Ettiğiyle Kalmak

    1) yapmak istediği kötülüğü başarıya ulaştıramayan kimse, başarısızlığın üzüntüs

  88. Evde Kalmak

    Tkz. kızın evlenme çağı geçmiş olmak. Örn: Hiç evlenmeyen kız olur muymuş, evde kalmış

  89. Finale Kalmak

    Şampiyonu belirleyecek son yarışmaya katılma hakkını kazanmak.

  90. Fransız Kalmak

    1) anlatılan bir konuyu anlayamamak 2) herhangi bir konudan uzak kalmak.

  91. Gebe Kalmak

    1) insan veya hayvanın karnında yavru oluşmak. Örn: Kırk dört yaşında gebe kalan bir kadın

  92. Geri Kalmak

    1) arkada kalmak 2) gecikmek 3) çağdaşlarının ve yaşıtlarının düzeyine gelememek veya düz

  93. Gölgede (gölgesinde) Kalmak

    Adı sanı pek duyulmamak, ön plana çıkamamak, daha az ünlü olmak. Örn: Önce akranlarının

  94. Gönlü Kalmak

    1) isteyip de edinemediği bir şeyi istemekten vazgeçmemek 2) gücenmek.

  95. Gönlünde Kalmak

    Çok istediği hâlde ulaşamamak, elde edememek. Örn: Bu soyadı çıkmasaydı, bu hatiplik onun

  96. Gözleri Takılıp Kalmak

    Bir şeyden gözlerini ayıramamak. Örn: O anda pek çok şeyler yapmak istediği hâlde, gözleri

  97. Gözü (gözleri) Üstünde Kalmak

    1) kıskançlık sebebiyle herkesin ilgisini çekmek. Örn: O, dükkânı sana vereyim, dedi, ben i

  98. Gözü Arkada Kalmak

    Bırakılan bir şey veya kimse ile ilgili tedirginliği sürmek. Örn: Benim gibi bir adama teslim

  99. Gözü Kalmak

    1) elde edemediği bir şeye karşı isteği sürmek 2) elde edemediği bir şeyi kıskanmak. Örn:

  100. Gözü Yolda (yollarda) Kalmak (olmak)

    Birinin gelmesini merak, istek veya özlemle beklemek.



Mesaj / Bildirim Gönderin