Beklenildiği, umulduğu gibi gerçekleşmemek, aksi olmak. Örn: Ya hesapları tersine dönüverir

Karmakarışık duruma gelmek, içinden çıkılmaz bir durum almak.

Destek vermekten vazgeçip karşı duruma geçmek. Örn: Şimdi iş tamamıyla aleyhimize döndü.

Destek vermekten vazgeçip karşı duruma geçmek.

İsteğini elde etmek için birinin yanından ayrılmayıp gönlünü etmeye çalışmak.

Çok acıkmak. Örn: Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişt

1) giyim kuşamıyla, davranışlarıyla insana yakışır bir biçim almak. Örn: Bak gördün mü

Herkesin şikâyetini, derdini dinler duruma gelmek.

Ağzının tadı bozulmak, tat alma duyusunu yitirmek. Örn: Ağzımın içi yangın yerine dönüp

Herhangi bir nedenle başkasına verilmiş olan hakkın, bu nedenlerin ortadan kalkması ile yapıt

Karşı durum almak, karşı duruma geçmek.

1) dertsiz, tasasız bir duruma gelmek 2) günahlardan arınmış duruma gelmek.

Her şeyini kaybedip çırılçıplak kalmak, çaresiz kalmak.

İşler çok karışıp çözümlenmesi güç bir duruma gelmek.

Erkek dansçının bir bacağını kaldırarak yerinde yüz seksen derece dönmesi ve yatay bir duru

İyi düşünmeden yaptığımız işlerden pişman olarak geri dönmek isteriz ama artık iş işte

Bağırsak askısının kök kısmının kendi ekseni etrafında burulması veya dönmesi. Kısa sü

Bir bağırsak halkasının kendi ekseni etrafında dönmesi sonucu meydana gelen boğulma, burulma

Bu bozukluk bir yanınıza veya diğer tarafınıza yattığınızda veya bakmak için başınızı

1) insana, eşyanın dönmesi, ayağının altından yerin çekilmesi vb. bir duygu gelmek. Örn: C

Beklenmedik bir durum karşısında olağanüstü bir üzüntü ve şaşkınlığa uğramak. Örn:

Türk cambazının becerilerinden biri : İpin üzerinde birden geriye dönerek dengeyi bulma.

Hiçbir şey elde edemeden geri gelmek. Örn: Ankara'ya giden hiçbir heyetin geri boş döndüğü

Başarıya ulaşmak üzereyken olumsuz bir sonuçla karşılaşmak.

Güzel, rahat yaşanılır, bakımlı bir yer durumuna gelmek.

İnsanın yüzünde veya başka bir tarafında birçok kesik ve sıyrık oluşmak.

1) sevinç, öfke, kızgınlık vb. duygular sonucu aşırı ölçüde heyecanlanmak 2) kendine hâk

Neye uğradığını bilemeyecek kadar kötü bir duruma düşmek.

Ne yapacağını bilemeyerek şaşkınca davranmak.

1) çok sevinmek. Örn: Haber aldığı gün âdeta deliye dönmüş. -H. F. Ozansoy. 2) çok üzü

Bir gökcisminin a) Yüzeyinde farklı enlemlerin, b) İçinde farklı katmanların farklı hızla d

1) bir sözü doğru, düzgün söylemeyi becerememek. Örn: Üstelik ben dilim dönmezken armağan

İşi yapacak olanda yeteri kadar güç bulunmadıkça başkalarının küçük katkılarıyla süre

Sarmaya alınmış alttaki güreşçinin, üstteki yayma eylemine geçtiği anda, sarmaya alınmış

Bir cismin bir eksen çevresindeki devinimi.

Jimnastikçilerin kullandıkları araç yoluyla arka arkaya dönmeleri : Ayaklı çubukta, halkada,

Bir cismin, her noktası bir çember (ya da kapalı bir eğri) çizecek biçimde devinmesi.

TV. Almaçtaki akmayı durdurmak için yapılan ayar.

Bir nesnenin bir nokta ya da bir eksen çevresinde dönmesi.

Bir buzsul birim gözesi içinde bir doğrultu buzsul öğecikleri bu doğrultuyu eksen alarak düzl

Dönen bir cismin her noktasının çizdiği çemberlerin merkezlerinden geçen doğru.

Bir dönel oyutun ya da dönel yüzeyin oluşurken çevresinde döndüğü eksen.

(a.) Sinema (Türkiye'de) Üzerinde ufak değişiklikler yapılıp adı değiştirilerek piyasaya ye

Özdeciklerin, bir eksenleri çevresindeki devinim durumu bu durumun nicemsel değişimi dönme izge

1. Köpeklerin ince bağırsaklarında parazitlenen Taenia multiceps adlı sestodun larvalarının (

1. Özdeciklerin dönme geçişlerinden kaynaklanan kızılaltı bölgedeki kuşak izgeleri. 2. Dön

Bircismin dönmeeksenin cismi deldiği iki noktadan her biri.

Dönen bir cismin bir kez dönmesi için gerekli zaman.

Bir aracın, üzerinde dönebileceği en küçük çemberin yarıçapı. (Sağa ve sola ayrı ayrı

Herhangi bir dönmenin, saat göstergesinin dönme yönüne göre adlandırılması: Göstergenin dÃ

Sinema/TV. Bir görüntünün, yatay ya da düşey eksen çevresinde dönüp arkasındaki başka bir

1) telaşla çare aramak. Örn: Cemil, Cemil! diye haykırarak yağmurun altında dört dönüyordu

Neşe ve konuşkanlığını yitirmek, susmak. Örn: Sabahtan akşama kadar durmadan söyleyen geve

Atlarda, ek bağırsağın kendi içine veya sağ alt kolonun içine girerek ters dönmesi, sekum in

Umduğunu alamadan dönmek. Örn: Nereyi arayıp taradılarsa elleri hemen hemen boş döndüler. -

Argo 1) çok şaşırmak, donup kalmak 2) kötü bir duruma düşmek. Örn: Bunlar ezberlerindeki m

Fiyatı düşen faktörün fiyatı artan faktörün yerine ikame edilmesi sonucunda emek yoÄŸun malÄ

Bir kimseye yaranmak veya yardım etmek için üstün çaba harcamak. Örn: Kızı, annesinin çevr

Geldiği yere gitmek. Örn: Arada gelenlerin çoğu kapıdan bakıp oturmadan geri dönüyorlardı.

Gırtlak keselerinin lümene doğru ters yüz olmak suretiyle çıkıntı oluşturması. Solunum gü

1) tam bir sağlığa kavuşmak 2) başından geçmemiş gibi olmak. Örn: Bir saniye içinde hasre

Göz küresinin bir taraftan diğer tarafa akmasına veya aşağıdan yukarı doğru veya daire biç

Aşırı ateşten veya can çekişirken gözlerin renkli bölümü kapakların altında kalarak gör

1) uykusuzluk, yorgunluk, ağlama vb. sebeplerle gözleri çok kızarmak. Örn: Kerem'in kusacağı

Gözleri yaş dolu bir biçimde bakmak. Örn: Gözleri şıldır şıldır dönerek şikâyet ederd

Aşırı bir isteğin, öfkenin etkisiyle ne yaptığını bilmez duruma gelmek. Örn: Teşebbüs,

Akçalı hakkın, amacın ortadan kalkması ya da sürenin bitimi ile iye tarafından kullanılabili

Herhangi bir konuda birisi avantajlı duruma geçmek.

Aynı özdecik içindeki kimi parçaların birbirlerine göre yaptıkları dönmesel devinim.

Çok zayıflamak. Örn: Sabun toprakta eridikçe insanın düşmanı da oturduğu yerde erir, iğne

Argo zayıf ve bitkin duruma gelmek. Örn: Birbirimizle kavga etmekten, bekârlıktan, biraz açlı

İşler çok karmaşık bir hâl almak. Örn: İşler arapsaçına döner ve doğacak arbedeleri de

Esk. bir karar veya yargıdan geri dönmek, bir karardan vazgeçmek, rücu etmek.

1) sıkışık bir durumda sersemlemek 2) kızıp öfkelenmek.

Çok hırpalanmak, perişan duruma düşmek, felaketin nereden geldiğini anlayamamak.

Kıl dönmesi, kılların kuyruk sokumu ve nadiren göbekte cilt altına geçip yara, abse ve fistü

Göz kapağı kenarında yer alan bir dizi kirpiğin bir kısmının veya tamamının korneaya doğr

Özdeciklerin bir kesiminin özgür dönmesinde ısınma ısısını etkileyen sınırlılık.

Yüzü, üstü başı siyah lekeler içinde kalmak, eli yüzü kapkara olmak.

Sığırlarda görülen kör bağırsağın genişlemesi, yer değiştirmesi ve dönmesiyle belirgin

1) hiçbir çaba göstermeden kısa sürede zengin olmak 2) kısa yoldan ve büyük bir emek harcama

Çok şişmanlamak. Örn: O zamandan beri küpe dönmüş. Hâlbuki o zamanlar ne ince bir kızdı.

Bir şey düzeltilmek istenirken komik veya biçimsiz bir duruma gelmek.

Türk cambazının bir becerisi : İp üstüne leğen ya da tepsi koyarak bunun üzerinde düşmeden

Hava soğukken lodosla ısınmak. Örn: Hava öğleden beri lodosa çevirdiği için soğuk değild

1) çirkin ve gülünç duruma girmek 2) uslanmak.

Bağırsak dönmesi.

Önce içerik ve gaz ile geniÅŸlemiÅŸ olan midenin, yemek borusu ile birleÅŸtiÄŸi noktada saat yönÃ

Güzelin yoluna baş koyanların ortaya çıkması için o güzelin görünmesi gerekir.

Belli etmemeye çalıştığı bir öfkeye kapılmak, çok sinirlenmek. Örn: Halit'in tavrını be

Fazla sinirlenmek. Örn: Torununu gizlice tavan arasında saklamakta olduğunu öğrendiğinde öfk

Neye mal olursa olsun bu iş yapılacak, yapılmasından kaçınılmayacak.

Ucaylı ışığın, etkin bir özdek içinden geçerken ucaylanım düzleminin açısal dönmesinin

Saçı ve sakalı uzamak, darmadağın olmak.

Bir kimsenin yanından hiç ayrılmamak. Örn: Hanımefendinin etrafında pervane gibi dönüyor, i

Prepusyum mukozasının prolapsusu.

Değersizleşmek. Örn: Altın idin pula döndün / Yere düşer paslanırsın -Halk türküsü.

Geri dönmek, geri dönüp gitmek. Örn: Binbaşının gayriihtiyari içi sızladı, yaşlı bir ka

Talihi iyiyken kötü veya kötüyken iyi olmak.

Sarmayı vuran güreşçi yayma eylemine geçtiği anda, alttaki güreşçinin sarmaya alınmış ba