Aranan: Bırakmak

  1. Doğa İçin Çal - İz Bırakmak

    TEDxİstanbul; Doğa İçin Çal ekibi, 6 yıldır müzik yaparak insanlara, sellerin, erozyonların, yazın yağan karın, kışın kavuran güneşin, kirli nehirlerin ve artan kanser vakalarının anlatamadığını anlatmaya çalışıyor.



  1. (bir İşi) Sürüncemede Bırakmak (tutmak)

    Bir işi sonuçlanıncaya kadar boş yere geciktirmek, uzatmak. Örn: Bana niye bu davayı böyle s

  2. (bir Şeye) Hasret Bırakmak

    Gerektiği anda bir şeyin yokluğunu hissettirmek. Örn: Kış günü, çoluğu çocuğu battaniye

  3. (bir Şeyi) Arkada Bırakmak

    1) bir şeyden epey uzaklaşmış bulunmak 2) zaman veya düşünce bakımından geçmişte bırakma

  4. (bir Şeyi) Kendi Hâlinde Bırakmak

    Üzerinde çalışmayarak geliştirmemek veya bakımsız bırakmak, işlememek. Örn: Nasıl çalı

  5. (birini Veya Bir Şeyi) Gölgede Bırakmak

    Ondan daha üstün bir düzeye yükselmek, ondan çok daha başarılı olmak. Örn: Enişte, delika

  6. (birini Veya Bir Şeyi) Kendi Hâline Bırakmak

    İlgilenmemek, karışmamak. Örn: Ertesi sabah beni balığa çıkarken uyandırmayacaklardı. Bı

  7. (birini) Açıkta Bırakmak

    1) iş ve görev vermemek 2) yersiz yurtsuz bırakmak 3) birkaç kişiye sağlanması gereken olanak

  8. (birini) Yarı Yolda Bırakmak

    Yapılan yardımı sonuna kadar sürdürmemek.

  9. (birini, Bir Şeyi) Başıboş Bırakmak

    Üstünde hiçbir baskı veya denetim bulundurmamak, kendi havasına bırakmak. Örn: Durgun sular,

  10. Abliyi Kaçırmak (bırakmak, Koyuvermek)

    1) soğukkanlılığını yitirip davranışlarını denetleyememek 2) şaşırıp ne yapacağını

  11. Açık Kapı Bırakmak

    Gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak.

  12. Adres Bırakmak (göstermek, Vermek)

    Arandığında bulunabileceği, oturduğu yeri bildirmek. Örn: Kendisi, soracak olurlarsa Hayretti

  13. Akarına Bırakmak

    İşin sonucunu sabırla beklemek, doğal gelişmeyi beklemek. Örn: İçeriğin nasıl aktarılaca

  14. Arkaya Bırakmak (koymak)

    Sonraya, başka zamana bırakmak, ertelemek.

  15. Askıda Bırakmak

    Tiyatro oyununda bir durumun çözümünü bile bile geciktirmek. Seyircinin ilgisini canlı tutmak

  16. Ayakaltında Bırakmak

    Ezilmesine, yok olmasına göz yummak, korumamak.

  17. Baş Başa Bırakmak

    Birinin, bir şeyle veya bir kimseyle yalnız kalmasını sağlamak. Örn: İçten içe bu duruma m

  18. Başsız Bırakmak

    1) yöneticisiz bırakmak 2) büyüğünü yitirmesine sebep olmak.

  19. Bırakmak

    Yürürlükteki bir görevin kullanmak üzere tuttuğu bir çevre biriminin ya da bir bellek alanın

  20. Cevapsız Bırakmak

    Karşılığında herhangi bir cevap vermemek, bir tepki göstermemek. Örn: O yüzden, seni ödül

  21. Dalgalanmaya Bırakmak

    Argo dalgınlığından yararlanarak birini kandırmak.

  22. Dalgalanmaya Bırakmak

    1) ekon. paranın gerçek değerini bulması için girişimde bulunmadan beklemek 2) mec. bir konu i

  23. Devre Dışı Tutmak (bırakmak)

    Konudan uzaklaştırmak, ilgilenmemesini sağlamak. Örn: Özellikle torununun boşanmasında onu d

  24. Dımdızlak Ortalıkta Bırakmak

    Her türlü varlıktan, olanaktan mahrum kılmak, yokluğa mecbur etmek. Örn: Sanıyorum ki bazıl

  25. Dışında Bırakmak

    Hariç tutmak. Örn: Biz herhangi bir teşebbüs ihtimalini ebediyen hudutlarımız dışında bır

  26. Emanet Bırakmak (etmek, Vermek)

    Bir şeyi veya bir kimseyi birine veya bir yere bir süreliğine bırakmak. Örn: Çocuğu annesine

  27. Hayran Etmek (bırakmak)

    Hayranlık duygusu uyandırmak, çok beğenilmek. Örn: Mükemmel seciyeler, kafiyeler yapar, hafı

  28. İş Bırakmak

    Çalışanlar toplu hâlde işlerini terk etmek, çalışmayı durdurmak.

  29. İşi Gücü Bırakmak

    Yaptığı işten uzaklaşmak. Örn: Su bulmak için işi gücü bırakarak bütün gün su peşine

  30. İşi Oluruna Bırakmak

    İşi belli bir amaca göre değil de, kendi akışı içinde yürütmek.

  31. İz Bırakmak

    Etkisini kalıcı duruma getirmek. Örn: Her hareket yahut düşünce, hareket edenin veya düşün

  32. İzlenim (izlemini) Bırakmak (vermek)

    Etki bırakmak. Örn: Görevlilerin edalı ve dıbır dıbır yürüyüşleri bir geçit töreni iz

  33. Kazaya Bırakmak

    Din b. 1) namazı vaktinde kılmayarak daha sonra kılmak için ertelemek. Örn: Bu yaşa geldim, A

  34. Kendini Bırakmak

    1) kendine özen göstermemek. Örn: Artık kendini bırakmak zorunda görünür gibi olan amcasın

  35. Lafı Ağzında Bırakmak

    Birinin konuşmasını kesmek, sözlerini bitirmesine fırsat vermemek.

  36. Maruz Bırakmak

    Bir olayın veya bir durumun etkisinde bırakmak. Örn: Türk Cumhuriyeti varlığını, istikbalin

  37. Mesaj Bırakmak

    Yazı veya sözle bilgi vermek. Örn: Giderken ona bir mesaj bırakmamış, haber de vermemiş. -A.

  38. Meydanda Bırakmak

    1) açıkta, evsiz barksız bırakmak 2) ortada, herkesin gözü önünde bırakmak.

  39. Meydanı (birine Veya Bir Şeye) Bırakmak

    1) savunduğu şeyden vazgeçmek. Örn: Çok güzel görünen bir şey var ki o da iki tarafın da

  40. Muhayyer Bırakmak

    Seçmeli bırakmak, seçmeye izin vermek.

  41. Mülahazat Hanesini Açık Bırakmak

    Bir kimse hakkında kesin bir kanıya varamayarak zamanla ortaya çıkacak gelişmeleri beklemek.

  42. Namerde Muhtaç Bırakmak

    Güvenilmeyecek kimselerden yardım istemek zorunda bırakmak. Örn: İş ki kocam olacak, erkek ol

  43. Ne Altını Bırakmak Ne Üstünü

    Bir şeyin veya yerin her tarafını karıştırmak, dolaşmak vb. Örn: Geze dolaşa şehrin ne al

  44. Ortada Bırakmak

    Birini çok güç bir durumdayken terk etmek.

  45. Pay Bırakmak

    1) kesme, biçme, yapma sırasında, bir ÅŸeyde daha sonra kullanılmak için fazlalık bırakmak. Ã

  46. Rahat Bırakmak

    Daha rahat ve huzurlu oturmayı sağlamak.

  47. Saf Dışı Etmek (bırakmak)

    1) dizinin dışına çıkarmak 2) mec. ilgisini kesmek, işin gereğinden alıkoymak, işlemez duru

  48. Sakal Bırakmak (koyuvermek Veya Salıvermek Veya Uzatmak)

    Sakalını tıraş etmeyip büyütmek. Örn: Yaşıtlarının hemen hepsi sakal koyuverdi. -Y. Z. O

  49. Sallantıda Bırakmak

    Bir ÅŸeyi sonuca baÄŸlamamak, savsaklamak.

  50. Serbest Bırakmak

    1) tutuklu veya gözaltında bulunan birini serbest, özgür duruma getirmek, tahliye etmek. Örn:

  51. Tadında Bırakmak

    Aşırılığa kaçmamak. Örn: Yeter artık! Her şeyi tadında bırakmalı. -A. İlhan.

  52. Tatlı Yerinde Bırakmak (kesmek)

    Bir işi can sıkıcı bir duruma sokmadan sona erdirmek.

  53. Tesir Bırakmak

    Etki bırakmak. Örn: Bu sözler derin ve kuvvetli bir tesir bıraktı. -P. Safa.

  54. Tezkere Bırakmak

    Ask. askerlik görevini bitirdiği hâlde orduda çalışmasını sürdürmek, orduda kalmak.

  55. Topu Taca Atmak (bırakmak)

    1) sp. karşılaşmada topu yan çizgi dışına çıkarmak. Örn: Dündar koşmuyor ve topu taca b

  56. Tutuya Bırakmak (koymak)

    Ödünç para almak için değerli bir şeyi rehin olarak vermek, rehin vermek.

  57. Ümit Bırakmak

    Umut bırakmak. Örn: Cemil'in bu sözleri kalplerde hiç olmazsa yarın için biraz ümit bırakı

  58. Umut Bırakmak

    Bir kimsede umut uyandırmak, umut vermek.

  59. Yadigâr Bırakmak

    Hatırlanmak için arkasında bir kimseyi veya bir nesneyi bırakmak. Örn: Duvarlar, hattat sütba

  60. Yaya Bırakmak

    1) yarışma söz konusu olan durumlarda geride bırakmak. Örn: Özellikle süper devletler, kendi

  61. Yoksun Bırakmak (etmek, Kılmak)

    Yoksun duruma getirmek, bir şeyin yokluğunu çektirmek. Örn: Sözlerimi dinlediler ve öyle cimr

  62. Yüzüstü Bırakmak

    1) birini yapayalnız, kimsesiz, kötü bir durumda bırakmak. Örn: Adam yüzüstü bırakıp gidi

  63. Zorunda Bırakmak

    Yapmaya mecbur etmek. Örn: Onları susmak zorunda bırakmanın sıkıntısını duyuyorum. -N. Cum



Mesaj / Bildirim Gönderin